Küçümseme

Alberto Moravia

Küçümseme Quotes

You can find Küçümseme quotes, Küçümseme book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Ben seni Küçümsüyorum. ...başka kadının ağzında hiçbir anlam taşıma­yacak olan bu cümlenin o söylediğinde gerçekten yüklendiği anlamı taşıdığına kesinlikle inandım: O beni gerçekten kü­çümsüyordu ve artık yapacak bir şey yoktu. Daha önce belki de bu söz­leri hiç söylememiş bir insanın, ihtiyaç yüzünden dilinin atala­rından miras aldığı derinliklerinden hiç aramadan, neredeyse istem dışı bulup çıkarttığı, kaynağından fışkıran bakire bir sözcüğe özgü bir tondu bu. Bu, bir çiftçinin, eveleyip geveledi­ği deyimler, yerel deyişler, bayatlamış sözler arasında başka bir ağızda hiç sırıtmayacak gayet ahlaki ve aydınlık bir yargı­yı dile getirdiğinde, buna inanmanın çok zor olması, büyük bir şaşkınlık yaratması gibi bir durumdu. "Ben seni küçümsüyorum," dediğinde acıyla fark ettiğim üzere bu üç sözcüğün söy­lenişindeki ses tonu bana aşkını itiraf ettiğinde dile getirdiği, "Seni çok seviyorum," şeklindeki üç sözcüğün telaffuzuyla ke­sinlikle aynı tonu taşıyordu. .
Sayfa 94 - Merkez kitapKitabı okudu
Senaryo, aynı zamanda oyundur, mimiktir, sinematografik tekniktir, mizansendir ve de yönetmenliktir. Bir filmde senaryo yazarının sinema sanatının izlediği gelişme nedeniyle şimdiye dek birincil derecede önem taşımasına, yönetmenden hemen sonra gelmesine karşın bu önem hep göz ardı edilmiş, karanlıkta bırakılmıştır. Sanatlar birebir anlattıkları üzerinden yargılanıyorsa -zaten başka nasıl yargılanabilirler ki?- senaryo yazan film için elinden geleni yapsa bile sonradan kendini ifade edebildiği avuntusuna asla sahip olamayacak olan bir sanatçıdır. Bu nedenle yaratıcılık konusunda çektiği sancılarıyla beraber, bir buluş, yaratış, teknik, psikolojik, edebi farkındalık tedarikçisinden başka bir şey sayılmaz; sonradan bu malzemeyi dehasıyla kullanmak ve kendini ifade etmek yönetmenin işidir. Bu yüzden senaryo yazarı daima gölgede kalan kişidir; başkalarının başarısı için kanını feda eder ve filmin başarısının üçte ikisi ona ait olsa bile yönetmenin, aktörlerin ve yapımcı­nın adının yazdığı afişte kendi adını asla göremeyecektir. O, genellikle görüldüğü üzere, geride kalan mesleğinde bir deha sergilese ve çok iyi para kazansa bile asla şu sözleri söyleyemez: "Bu filmi ben yaptım ... Bu filmde kendimi şöyle ifade ettim ... Bu film ben demektir."
Sayfa 33 - Merkez kitaplarKitabı okudu
Reklam
İnsan kesin olarak ne istediğini bil­mediği sürece ideallerini unutmalı, bir kenara bırakmalıdır ... Ama ayağını sağlam bir zemine bastığı anda bu ideal hatırlan­malı ve o zaman gerçekten bir ideal olmalıdır ... İnsanın ilk ka­zandığı milyonu, idealidir ... .
Sayfa 143 - Merkez kitapKitabı okudu
İnsan kesin olarak ne istediğini bilmediği sürece ideallerini unutmalı, bir kenara bırakmalıdır...
Sayfa 143 - MK Merkez Kitaplar.Kitabı okudu
Odysseia destanında Odysseus kimdir, neyi temsil eder? Odysseus, destanda uygar bir erkektir, uygarlığı temsil eder. Uygarlaşamamış erkekler olan bütün öteki kahramanlar arasında Odysseus uygarlaş­mış olan tek erkektir ... Peki, Odysseus'un uygarlığı nereden bellidir? Onun önyargıları olmamasından, daima, her ne pahasına olursa olsun, sizin dediğiniz gibi onur, haysiyet ve başarı sorunları karşısında bile mantığıyla hareket etmesinden bellidir ... Zeki, nesnel, hatta bilimsel diyebileceğim halinden bellidir ... " diye devam etti Rheingold. "Elbette, uygarlığın da sakıncaları vardır ... Uygar insanlar, onur sorunu diye tanınan sorunların önemini çok çabuk unutur ... Penelope uygar değil, geleneksel bir kadındır ... Mantığı anlamaz, tek anladığı şey sezgidir, kandır, gururdur ...
Sayfa 157 - Merkez kitaplarKitabı okudu
Sadakat, .. aşk değil... Ve bildiğiniz gibi kimi zaman sadık olmak ama aşık ol­mamak mümkündür ... Hatta kimi durumlarda sadakat bir intikam, aşkın rövanşı olarak görülebilir. Aşk değil, sadakat. .
Sayfa 78 - Merkez kitapKitabı okudu
Reklam
terk edilmişlik sessizliği .. hayat do­lu bir sessizlik değil, içinden yaşamsal bir şeylerin çekip çıka­rılmış olduğu bir sessizlikti. Sanki varlığımın ta derinlerin­den başlayan sağır bir acı çekiyordum; kökünden sökülmüş bir ağaç acı duysa, bunu kendini toprağın üzerinde dik tutan köklerinde hissederdi; aynı o durumdaydım. .. tanımlanamaz bi­çimde acı çekiyordum. .
Sayfa 196 - Merkez kitapKitabı okudu
.. o bir serap gibiydi; olanaksızlık ve özlemle sarmalan­mıştı; benden birkaç adım ötede değilmişçesine uzakta, sanki gerçekliğin ve benim duygularımın dışında çok uzak bir yer­deydi. .
Sayfa 31 - Merkez kitapKitabı okudu
İnsan en tatsız şeyleri hayal edebilir ve hayalinde bunların kesinlikle doğru olduğunu kabul eder. Ama bu varsayımların, daha doğrusu bu gerçeklerin onaylanması sanki hiçbir şey hayal edilmemiş gibi her zaman beklenmedik, üstelik acılı bir biçimde yaşanır.
Sayfa 88 - MK Merkez Kitaplar.Kitabı okudu
Örtün beni dağlar, boğun beni denizler .. küçümseme denen olgu onu en gizli sığınağa kadar izler, çünkü bu artık onun ruhuna işlemiştir ve o nereye giderse gitsin peşini bırak­maz. .
Sayfa 189 - Merkez kitapKitabı okudu
117 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.