Aşıklar, sevgiliden sırlı bir haber gelince, aklı değil gönlü kullanırlar. Akılla sadece "Sevgili ne söyledi?" diye haberi tespit ederler. Sonra da Sıddık-ı Ekber(r.a) gibi hiç tereddüt etmeden, "O söylemişse, canım kurban" derler.
Allah'a giden yolun rehberi mürşidi kamilidir. Azığı takvadır. Bineği himmettir.Yol arkadaşı mümin kardeşlerdir. Silahı dua ve zikirdir. Düşmanı nefis ve şeytandır. Süresi son nefese kadardır. Sonu -Allah'ın rahmetiyle- cennet ve cemalullahtır.
Resulullah (s.a.v) ashabını sürekli faziletli olan amellere teşvik etmiştir. Bir defasında huzurunda Abdullah b. Ömer'den (r.a) bahsedilince onda aşıkların şiarı olan gece namazının bulunmadığına üzülerek "O ne güzel bir insandır. Keşke gece namazı da kılsaydı" buyurmuştur. Bundan sonra ibni Ömer'in gece namazını kaçırdığı hiç görülmemiştir.
"Bu dünya bir han gibidir; ahiret yolcusu bütün hazırlıklarını bu handa yapmalıdır. Yolda tedarik görülmez. Zira kervan yola çıkmıştır. Ölümle başlayan yolculuğun geri dönüşü
yoktur. Yola çıkan kimsenin, hedefine ulaşması için belli bir yol ve usul takip etmesi gerekir. Başıboş ve hedefsiz yol giden kimsenin hedefine varması mümkün değildir. Onun nereye varacağı da belli olmaz."