Kur'an'ı Nasıl Anladılar kitaplarını, Kur'an'ı Nasıl Anladılar sözleri ve alıntılarını, Kur'an'ı Nasıl Anladılar yazarlarını, Kur'an'ı Nasıl Anladılar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
.
"İnsan, biriyle karşılaştığında ona gülümseyiverse, kuru yaprakların rüzgârla dökülmesi gibi günahları dökülür" diyen Mücahid'e ' Bu ne kadar kolay bir iş!" diyenler olmuş; buna karşılık, 'Sen şu âyeti hiç duymadın mı?' demiştir:
"İnananların kalplerini uzlaştıran O'dur. Yeryüzündeki her şeyi sarf etsen bile, sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Ama Allah onları uzlaştırdı. Doğrusu güçlüdür, Hakîm'dir." (Enfal 8/6)
.
.
Asr-ı Saadet tarihi, "işittik ve itaat ettik" refleksinin sayısız örnekleriyle doludur: Hicretin 4. yılında Medine içki yasağı haberi ile çalkalanmış ve hemen sokaklara dökülen içkiler adeta bir sel gibi akmıştı. Yine hicretin 4. yılında tesettür emri gelmiş ve bütün kadınlar bir anda cilbablarına bürünüvermişlerdi.
.
.
Mâlik b. Dinar şöyle der: 'Ey Kur'ân ehli! Kur'ân sizin kalbinize ne gibi bir tohum ekti? Biliniz ki yağmur yeryüzünün baharı olduğu gibi, Kur'ân da mü'minin baharıdır.'
.
.
Muhammed b. Ka'b el-Kurazî der ki: 'Kur'ân kime tebliğ edilirse sanki onunla Allah Teâlâ konuşur. Bunu böylece takdir ettiği zaman Kur'ân'ı herhangi bir şey okur gibi okuyamaz. Kölenin efendisinden gelen bir mektubu okuduğu gibi okur ki, düşünüp içindeki emirlere gereğince amel etsin.'
.
.
Şeddad b. Evs (r.a), bir gün ağlayarak şunu anlatır: Rasûlüllah (s.a.v)'ın şöyle dediğini işittim:
"Ümmetim üzerine şirk ve gizli şevhetten (dolayı) korkuyorum." Ben:
-"Ey Allah'ın Rasûlü, ümmetin senden sonra şirke mi düşecek?" dedim. Dedi ki:
-"Evet, ama onlar kesinlikle ne güneşe, ne aya, ne taşa, ne de bir puta tapacaklardır. Fakat onlar amelleriyle insanlara riyakârlık yapacaklardır."
-"Ey Allah'ın Rasûlü, riya şirktir, öyle mi? dedim.
-"Evet" dedi...
.
.
Sözden ve belagatten anlayan Arap şairler ve edebiyatçılar şu hakikati çok iyi kavramışlardı ki; beşer ürünü söz sanatı, ilahi kelam karşısında artık acizdir. Nasıl aciz kalmasınlar ki; koskoca Nûh tufanı bir tek satırda, Hz. Peygamber'in risalet görevi de dört kelimede özetleniyordu!..
.
.
Ariflerden biri der ki: "Her cuma, her ay ve her sene bir hatmim vardır. Aynı zamanda otuz seneden beri başlattığım bir hatmim vardır ki, hâlâ onu bitirmiş değilim."
.
.
Ebû Süleyman ed-Dârânî'den şöyle rivayet edilir: "Ben bir ayeti okuyorum, bazan dört veya beş gece o ayeti tekrar edip duruyorum. Buna rağmen eğer o ayet hakkındaki düşüncemi kesmezsem, başka bir ayete geçme imkânı bulamıyorum."
.
.
Kalpleri olduğu halde akletmeyen, gözleri olduğu halde görüp-anlamayan, kulakları olduğu halde işitip-anlamayanlar, Kur'ân'ın ifadesi ile "hayvanlar gibidirler. Hatta daha da sapıktırlar." (Hac 22/46)
.
.
Kur'ân'ı Kendimize Uydurmayalım; Kendi Nefislerimizi Kur'ân'a Uyduralım!
Hz. Ömer (r.a) der ki: "...Siz Kur'an'a tâbi olunuz. Sakın Kur'ân'ı kendinize uydurmayınız. Çünkü kim Kur'ân'ı kendisine uydurursa, Kur'ân onu yüz üstü cehenneme atar. Fakat kim Kur'ân'a tâbi olursa, Kur'ân onu Firdevs cennetlerine götürür..."
.