Sınır, mutlak anlamda her insanın, her toplumun maddi ve manevi haddini gösterir. Yeryüzünde sınırsız bir hayat yoktur. Ama bu sınırlar bazıları için mutluluk kaynağı olurken bazıları içinse kelimenin tam anlamıyla bir tutsaklık olabiliyor.
Oysa herkes bilir ki Anadolu tarihinin her karesinde, Malazgirt'ten Çaldıran'a, Balkan Savaşlarından Birinci Dünya Savaşına, Çanakkale'den Kurtuluş Savaşına kadar kader anı mesabedindeki her sahnede Kürtlerle Türkler yan yana olmuşlardır.
Belli ki; genel taammüllerin ötesine çıkıp okunması gereken bir kitap daha.
Merkeziyetçi yapıyla gelişmiş bireylerin herhangi denk geldiği bir kaç sayfada kolayca vazgeçip kenara atabileceği bir kitap. Ama tahammül etmek gerektiğini düşünüyorum. Bir ilmi eser gibi değil ama sevdiğiniz bir amcanın/ dedenin size anılarını anlatması ve sizin de bunlardan kendi cebinizden bir şeyler koyduğunuzda kıymet kazanacak bir eser.
Biraz da lazım gelen dinginliği bulmak ümidiyle.. Yoksa bu ayrıştırıcılık, faşizm, tek tipcilik küpe çok daha fazla zarar verecek...
Doğu'da, özellikle Kürtler arasında ölüm, hayatın bir hakikati,hayatın ikizi gibi değil, bir felekat olarak algılanır. Her ölüm beklenmeyen bir ölümdür. Her ölüm sanki ilk kez karşılaşılmış gibi ağır bir tarzda yaşanır.
Elhamdülillah
Şu zamana kadar Kürt olduğumu saklayacak ve utanacak bir durumla karşılaşmadım.
Umarım ileriki yıllarda da yaşamam.
Tabii bu geçmişte Kürt sorununun olmadığı anlamına gelmez.
Zira Dedelerimizden
Hatta zaman zaman baba ev annelerimiz den Kürt olduklarından dolayı mağdur olduklarını duyardık.
Bu kitap Kürtlerin dünden bugüne
Bugünlerde modern hayat tarzı Kürtleri de büyük oranda köklerinden koparıp bir yerlere savunmuş olsa da naif ve kırılgan karakterleri, inişli çıkışlı kişilikleri devam ediyor.