Otobiyografi araştırmacılarını en çok etkileyen toplumsal cinsiyet odaklı yaklaşım Nancy Chodorow'un çözümlemesidir. Chodorow'a göre analık kurumu toplumca üretilir, analık kavramı da yine toplumca kuşaktan kuşağa geçirilir. Bu kurama göre kız çocukla anne arasında preödipal evrede bir yakınlık doğar. Anneyle kız çocuk erkek çocukla özdeşleştiğinden çok daha büyük ölçüde özdeşleşir; erkek çocuk ise, babanın dünyasına hızla geçip annesinden koparken, kız çocuğun anne ile birlikteliği daha uzun bir süre devam eder. Erkek çocuk anneden kesin olarak koptuğu için eril kimliğini kadına özgü olanı bastırarak ya da reddederek kurar, babası ile özdeşleşirken annesi ile arasındaki farkı belirginleştirir. Oysa aynı dönemde anne ile kız çocuk arasında çok daha yakın bir bağ kurulur. Bu yakınlık kız çocuğun kimliğinin değişken olmasını, benlik sınırlarının esnek olacak bir biçimde çizilmesini ve başkalarıyla özdeşleşme yeteneğinin daha yüksek olmasını sağlar. Kız anneden daha yavaş ve daha geç koptuğu için, büyüyünce anne-çocuk beraberliğine anne olunca yeniden kavuşacağını düşünür. Chodorow kız çocuğun kişiliğinin çevresiyle uyum içinde geliştiğini söyler. Ama bu yaklaşım özgürlük, arzu gibi kavramlari erkek dünyasına bırakırken, sevgi, anlayış, koruyuculuk, dayanışma, kendini başkasının yerine koyabilme gibi kavramları kadınlar dünyasına bırakır. Bu da toplumsal hayatta var olan cinsiyet rollerinin kabullenilmesi, meşrulaştırılmasıdır zaten. Sevici feministler kadınlar arası ilişkileri öne çıkaran bu yaklaşımdan yararlanmışlardır.