Kadro tarzı bir örgütlenme ağına sahip bu yeni tarikatın ( halidilik) Van Gölü hinterlandında ki temsilcisi başlarda Nehri ailesiydi. Yüzylları aşan Kadiri geçmişiyle bölgenin etkin ailesi olan Nehrilerin Nakşibendi-Halidiliğe geçiş yapmaları, Van ve Bitlis çevresinin sosyo-politik çehresini tamamen değiştirdi. Mevlana Halid'in halifesi olan Seyyid Taha, bölgedeki diğer dini otoritelerden farklıydı. Yaşama dair her şeyle ayrıntılı bir şekilde ilgilenmesi, onu geniş kitlelerin toplumsal yaşamlarının merkezine soktu. Hocası Mevlana Halid'in özetle "Biz derviş kimseleriz, siyasetten anlamayz," takiyesine rağmen, o bölgedeki hiçbir siyasal, toplumsal ve askeri gelişmeye kayıtsız kalmadı.İddiaya göre Seyyid Tahanın politikaya olan meyli, onu Botan Emirliği'nin tasfiye sürecinde Bedirhan Bey'in giriştiği Nasturi kırımında aktif bir taraf yaptı.Söz konusu süreçte yörede bulunan Batılı tanıklara göre o, Bedirhan Bey'i ve Müslüman kitleleri Hıristiyan Nasturilere ve Ermenilere karşı ajite eden bir "kan dökücü" ve "cihat" temelli şiddet kışkırtıcısıydı. Öyle ki şehre indiğinde Hıristiyanları ve diğer inançlara bağlı kişileri görmemek için yüzünü bir peçeyle saklardı. Mevlana Halid'den esinlenerek uyguladığı bu ritüel, halifeleri ve müritleri tarafından nadiren de olsa uygulanacaktı.