Burada Sarıkamış başarısızlığından sonra
Enver Paşa’nın bir ifadesini kaleme alalım.
Kendisi İstanbul’a döndüğünde arkadaşlarının ve devlet makamlarının sorularını
cevaplandırırken şöyle demiştir: “Sarıkamış çarpışmasında dıştan bakarsak
yenildik sayılır, fakat gerçekten muzafferiz.
Çünkü Sarıkamış ormanlarından Erzurum’a
kadar uzanan yollar üzerinde onbinlerce Kürt
gençlerinin cesetlerini bıraktık.”
.
Kürt isyanında hiçbir yabancı devletin parmağı yoktu, tam aksine Kürt bağımsızlık hareketini
ezmek için komşu devletlerden bazıları Türkiye’ye yardımda bulunmuşlardı.
.
çok eski yüzyıllardan itibaren bütünyabancı hâ
kimiyetler aslında Kürtleri sadece şeklen (adı var kendisi yok - nominal) boyunduruk altında tutmuşlardır. Kürtler, çoğunlukla kendi dağlarına güvenmişler ve daimi yer değiştirme olanaklarından faydalanabilmişlerdir. Ancak birkaç ovalık bölge ve bazı şehirlerde yabancıların boyunduruğunu gerçekten duyabilmişlerdir. Kürt ulusu bütün yabancı
boyunduruklardan nefret etmiş, ancak Kürt aşiret idaresine tahammül edebilmişlerdir.
Ne yazık ki bu aşan bağımsızlık hissi yüzyıllar boyunca siyasi bir şekil alamamış ve Kürtler ulusal bir devlet kurma yoluyla, emniyet ve bağımsızlıklarını bir vatan içinde temin etmeye yöneltmemişlerdir.
.
Kürt beylikleri ve aşiretleri hiçbir zaman tek bir idari sistem etrafında birleşip devlet haline gelmeyi düşünmediler. Düşünmediler çünkü beylikler için nihai amaç beylikler halinde bağımsız olmalarıydı ve bunu da zaten elde etmişlerdi.
.
Osmanlı ordusunun 1837’den 1839’a kadar
devam eden hareketi Kürt halkını çok yıprattı. Kürt aşiret reisleri kendi aralarındaki çelişkilere ve iç çatışmalara rağmen,
Osmanlı idaresinin gerçek amacının artık
onları tamamen ortadan kaldırma hedefini
güttüğünün farkına vardılar.
.
Bütün savaş esnasında Türk subaylarının ve
memurlarının ağzında yalnız şu tekerleme işitilmekte idi. “Zo gitti, Lo kaldı”, yani
“Ermenileri kırdık, Kürtler kaldı” Onlar
metodik bir şekilde Kürt Ulusunu da eritmeye
uğraştılar.
Sultan Abdülhamit 'in özellikle bir
Şeyhlik düzeni önderliğinde olacak bir hareketle dini ideolojik fanatizmi
canlandırmak ve halklar arası çarpışmalar yaratmaktı. Sultan, bu isteği altında çok gizli ve
uzak mesafeli bir amacı güdüyordu.
Şöyle ki, Kürtleri ulusal bilinçlilikten yoksun
bırakıp, onları ulusal bağımsızlık savaşından
uzaklaştırmak ve onları yalnız bir dini toplum haline getirerek yavaş yavaş
Türkleştirmekti.
.