Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kürtler-2 Gönderileri

Kürtler-2 kitaplarını, Kürtler-2 sözleri ve alıntılarını, Kürtler-2 yazarlarını, Kürtler-2 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İ-KDP 3. Kongresinden sonra faaliyetini İran'da ve İran dışında, gizli olarak sürdürdü. 1978 yılında Şah'a karşı yükselen muhalefetin sürükleyicileri arasında yerini aldı. Humeyni ile ittifak içerisine girildi. Ancak, Şah’ın devrilmesinden sonra yönetimin başına geçen Humeyni, Kürtlere karşı, öncekinin aksine sert bir tutum izlemeye başladı. İ-KDP, İran Kürdistanında özerklik isteminde bulundu, ancak bu istemi Humeyni yönetimince reddedildi. Bu gelişmeler üzerine İ-KDP, İslam Cumhuriyeti kurulmasına ilişkin 30 Mart 1979 da yapılan referandumu ve 1 Aralık 1979'da yapılan Anayasa oylamasını boykot etti. İ-KDP, 19 Ağustos'ta Humeyni yönetimi tarafından yayınlanan bir bildiri ile "yasa dışı" ilan edildi. Bu tarihten sonra İ-KDP Humeyni yönetimine karşı silahlı mücadele yürütmeye başladı. İ-KDP’nin bu mücadelesi 1984 yılına kadar sürdü. Bu dönem içerisinde bazı mevziler ele geçiren Kürtler, 1984 yılında bu mevzileri tek tek kaybettiler. Bu çarpışmalar sırasında bir çok Kürt öldürüldü.
ant yayınlarıKitabı okudu
İran Kürt hareketi ve İ-KDP, 1973 yılı Eylül ayında 3. Kongresini topladı. Bu kongrede, partinin program ve tüzüğünde bir takım değişiklikler yapıldı. 49 delegenin katıldığı bu kongrede, Doktor Abdurrahman Kasımlo partinin genel sekreterliğine getirildi. Abdurrahman Kasımlo Genel Sekreterlik görevini 13 Temmuz 1989'da Viyana'da uğradığı bir suikast sonucunda öldürülünceye kadar sürdürdü. Kasımlo, suikaste uğradığı sırada, İranlı yöneticilerle bir görüşme yapmaya gidiyordu. Bu olay üzerine, İ- KDP, İran yönetimini suçlarken; İran, bu iddiaları reddetti. Kasımlo'nun öldürülmesinden sonra İ-KDP Genel Sekreterliğine Doktor Sadık Şerefkendi getirildi.
ant yayınlarıKitabı okudu
Reklam
1952 yılında yapılan seçimlerde, Mehabad'da KDP'nin adayı oyların tamamına yakınını alıyordu. Ancak, Mehabad seçimleri iptal edilerek, Tahranlı bir din adamı Mehabad Milletvekili olarak atanıyordu. 1953 yılında petrolün millileştirilmesi için yapılan referandumda, Mehabadlıların tamamına yakını, Musaddık'ın yanında yer alarak, petrolün millileştirilmesi doğrultusunda oy kullandılar. Yaşanan bu olaylar, KDP'nin toparlanmasına ve faaliyetini yeniden sürdürmesine yol açıyordu. Ancak, bu gelişme fazla sürmüyor, 19 Ağustos 1953'de Musaddık'a karşı yapılan darbeden sonra muhalefet üzerinde tekrar yoğun bir baskı kuruluyordu.
ant yayınlarıKitabı okudu
Gençlik içerisinde yayılmaya başlayan Kürt hareketi, kısa sürede Tahran'da da kendisini gösterdi. 4 Şubat 1949’da Şah Rıza Pehlevi'ye Tahran Üniversitesi’nde bir suikast düzenlendi. Suikastten kurtulan Şah, bu olayı, İran'daki muhalefeti bastırmak ve gelişmekte olan demokratik hareketi ezmek için kullandı. İran'daki muhalefet ezilirken, yeni yeni filizlenmekte olan Kürt hareketi de bundan nasibini almakta gecikmedi.
ant yayınlarıKitabı okudu
PKK 4
Bu aşamadan sonra PKK varlığını ve bölgede ciddi bir güce sahip olduğunu ortaya koyuyordu. Bu durum, polisin de dikkatini çekince, PKK üzerine daha çok gidiliyor ve örgütün merkez komitesinin yakalanması için yoğun faaliyetler sürdürülüyordu. İşte bu aşamada, Parti Genel Sekreteri Abdullah Öcalan, parti kadrosunu korumak ve yakalanmaların önüne geçmek amacıyla, Türkiye dışına çıkma kararı alıyordu. Bu karar üzerine lider kadrosunun büyük bir kısmı Suriye ve Lübnan'a geçiyordu. Suriye'nin denetimindeki Bekaa vadisinde bir kamp kuran PKK artık bütün merkezi faaliyetlerini buradan yürütmeye başlıyordu. 12 Eylül'den sonra PKK'nın bir çok militanı yakalanırken, yönetici kadrosundan çok az sayıda kişi yakalandı. Yönetim kadrosunun büyük bir bölümünü Bekaa'ya taşımış olan PKK, 12 Eylül'den büyük zarar görmesine karşın, bir süre sonra tekrar toparlandı.
ant yayınlarıKitabı okudu
PKK 3
Bu çalışmaların yürütüldüğü sırada örgütün yöneticilerinden Haki Karaer'in 18 Mayıs 1977’de öldürülmesi, grubu oluşturan kişiler arasında şok etkisi yarattı. Bu olay üzerine, grubu oluşturan kişilerde silahlı mücadele fikri daha bir ön plana çıkmaya başladı. Bölgede iyice etkinleşmeye başlayan örgülün daha kalıcı bir yapıya kavuşturulması amacıyla 27 Kasım 1978’de Diyarbakır'ın Lice ilçesinin Fis köyünde bir toplantı yapıldı ve bu toplantıda Abdullah Öcalan bir parti kurulması gerektiği görüşünü ortaya attı. Bu görüş benimsenirken, partinin tüzük ve programının hazırlanması da kararlaştırıldı. Partinin Genel Sekreterliğine Abdullah Öcalan, Genel Sekreter Yardımcılığına ve Mali İşler Sorumluluğuna Cemil Bayık, Askeri işler Sorumluluğuna Mehmet Karasungur, Örgütlenme Sorumluluklarına ise Mehmet Hayri Durmuş, Baki Karer ve Şahin Dönmez getiriliyordu. Ancak, partinin kurulduğu gizli tutuluyordu. 1979 yılında AP Urfa Milletvekili Mehmet Celal Bucak’ın reisi olduğu Bucak aşiretiyle Apocular arasında yoğun bir çatışma süreci başlayınca, parti kuruluş bildirgesini açıkladı.
ant yayınlarıKitabı okudu
Reklam
PKK 2
1974 ve 1975 yıllarında da aynı kişiler, benzeri çalışmalarını sürdürdüler. Ayrıca, sayıları arttıkça, Urfa, Diyarbakır, Dersim, Bingöl ve Elazığ bölgelerinde faaliyetlerde bulunmaya ve örgütlenmenin temelini oluşturacak küçük gruplar oluşturmaya başladılar. 1976 yılında Ankara-Dikmen'de yapılan bir toplantıda ise artık tek tek ilişkilerden vazgeçilerek, grup ilişkisinin yaygınlaştırılmasına geçilmesi doğrultusunda bir karar alındı. Bu çalışmaları yönlendirecek bir de yönetim grubu oluşturuldu ve bu grup içerisinde Abdullah Öcalan, Haki Karaer, Kesire Yıldırım, Mehmet Hayri Durmuş ve Kamer Özkan yer aldı. Oluşturulan bu yönetim çerçevesinde Güneydoğu illerinde yürütülen çalışmalara ayrı bir önem ve hız verilirken, sık sık bir araya gelinerek etkinliklerin değerlendirmesi yapılıyordu. 1977 yılından itibaren, grup, bölgede varlığını iyice hissettirmeye başlıyor ve Abdullah Öcalan'ın isminden dolayı "Apocular" olarak anılmaya başlıyorlardı. Bu sırada, hazırlanan broşür ve bildirilerin altına ise zaman zaman UKO (Ulusal Kurtuluş Ordusu) imzası atılıyordu.
ant yayınlarıKitabı okudu
PKK 1
1973 yılı Nisan ayında Ankara Çubuk barajına pikniğe giden bir grup Kürt öğrencisi burada yine Kürt meselesini konuşmaya başlıyorlardı. Bu sırada Abdullah Öcalan, pikniğe katılan diğer arkadaşlarına bir örgüt kurmak gerektiği konusunu açıyordu. Bu fikrin ortaya atılması sonucunda, değişik zamanlarda bir araya gelmeye başlayan Abdullah Öcalan, Haki Karaer, Mehmet Hayri Durmuş, Kemal Pir, Mustafa Karasu, Cemil Bayık, Kesire Yıldırım (öcalan) Haydar Kaytan, Ali Özer, Şahin Dönmez, Musa Erdoğan, Turgut Çetineren, İsmet Kılıç, Hasan Asgar Gürgöze, Alişir Gürgöze, Mustafa Dere, Kamer Özkan, Kemal Aygün ve İsmail Güngör isimli kişiler Kürt sorununu tartışmaya ve aynı zamanda da bu görüşleri doğrultusunda çevre edinmeye ve sempatizan toplamaya başlıyorlardı.
ant yayınlarıKitabı okudu
75 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.