Amir, me 'mûr elemeyerek
Hep bîr ipe bağladılar
Bekir-oğlu Dede Ağ (a) 'yı
Demir ile dağladılar
Sekiz gâvur bir gelince
Osman 'ımı şaşırttılar
Baban çete-başı diye
Hac (i) Ahmed'i pişirdiler
Hanımlar!
"Bu kadar acıdan sonra, bu kadar ayrılıktan sonra, yan yana çektiğimiz bu kadar hasretten sonra, kurtuluş günleri geldi. Siz, bu kurtuluş günlerim bize kazandıran aziz şehitlerin, gazilerin anaları, arkadaşları, kızkardeşleri!
Artık sevinin, sevinmek hakkınızdır, bayram edin, en büyük bayrama erdiniz; büyük bayramınız mübarek olsun!
"Anadolu Kadınları!
"Bu gaza diyarında bin seneden beri, ateş ve cenk yerlerine oğullarını koşturan Anadolu kadınları, bin senedir oğulları daima uzak yerlerde ölen, yetiştirdikleri oğullann mezarlan nerededir bilinmeyen Anadolu kadmlan! Kurtuluş günleri, kavuşma günleri geldi; sevinin, bayram edin!
"Çift süren, tarlayı eken, ormandan odunu ve keresteyi getiren, mahsulatını pazara götürerek paraya kalp eden,
aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber hayvanı ile, kağnısı ile, kucağındaki yavrusuyla, yağmur
demeyip, çamur demeyip, sıcak demeyip Cephe'nin mühimmatını taşıyan hep onlar, hep o ulvi efkar, o ilahi Anadolu kadınları olmuştur; binaenaleyh büyük ruhlu, büyük
duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle ebediyyen taziz ve takdis edelim!"
Kara Fatma Erzurumlu bir Osmanlı kadı-
nıdır. Düşman ordusu Erzurum'u kuşattığı zaman Kara Fatma Kadın, Aziziyye Tabyası'ndaki Osmanlı askeriyle
beraberdi. Askere su, yiyecek getiren, askerin yaralılarını omuzunda taşıyan, yaralarını saran bir Osmanlı anası idi.
"Hücum ile, zorla Osmanlı elinden tabya alınmaz olduğunu anlayan düşman hile yoluna sapmış ve gece yarısı, askerimizin koğuşu yakınına bir nefer sokarak tüfek atıp koğuşun lambasını söndürmüş ve askerimizi sabaha kadar, birbirini düşman zannıyla birbirine kırdırdıktan sonra, gelip rahatça tabyayı zaptetmiştir; fakat bu acıya dayanamayan, öç almak derdine düşen Fatma analığımız hemen Erzurum'a dönmüş, orada boş bulabildiği çoluk-çocuk, ihtiyar Osmanlılar'ı başına toplamış.. Tüfek yokmuş; evlerinden balta, satır aldırmış. Topladığı bu bir avuç Osmanlı'yı önüne katarak Aziziyye Tabyası'na hücum etmiş. Düşmanın gülle, kurşun yağmurlan Fatma Kadın'a yüz çevirtmemiş ve girdiği tabyada doğmadık düşman komamış. Tabyayı ceset yığını altında tekrar zapt ile şehitlerin intikamını almış bir dişi arslandı"; "Dişisi böyle olan Osmanlılar'ın erkeği nasıl olur? Arslan olur, Arslan!"; "Erzurum'daki Şehitler Mezarlığı'nda yalnız erkek gönüllüler
mi var? Hayır, nice kadın fedailerle karışıktır."
Bir Kürt kızı, nişanlısının arkasına düşerek, gönüllü nefer yazılmış, Kars'a kadar gelmiş. Bir taburun tıranpeteciliğinde bulunduğu halde şehit olmuştu.