Kutü'l Amare 1916 - Olaylar, Hatıralar, Raporlar

Hacer Kılıçaslan

Oldest Kutü'l Amare 1916 - Olaylar, Hatıralar, Raporlar Quotes

You can find Oldest Kutü'l Amare 1916 - Olaylar, Hatıralar, Raporlar quotes, oldest Kutü'l Amare 1916 - Olaylar, Hatıralar, Raporlar book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Birinci Cihan Harbi’nde Britanya imparatorluğu, hiç şüphesiz, tartışmasız üstünlüğe sahip donanmasından aldığı destekle nihaî zafere yürüyecektir. Fakat Almanların büyük ordusu karşısında za­fere ulaşmaları hiç de kolay olmamıştır. Yirminci yüzyılın başlarında nüfusu seksen milyona ulaşan Almanların on üç buçuk milyonluk büyük ordusu, İtilaf kuvvetlerinin işini oldukça zorlaştırmıştır. Bu kara imparatorluğunun donanımlı ve bir o kadar da düzenli ordusu, karada muazzam bir kudrete sahip olmasına rağmen denizlere hâ­kim değildi. Özellikle demiryolları ile karada güçlü bir hareket ağı­na sahip olan bu ordu, denizlerde, bir ölçüde rekabet kapasitesine sahipse de; teçhizat, insan kaynağı ve denizcilik tecrübesi itibariyle Britanya ile -ve hatta Fransa ile- yarışacak durumda değildi.İtilaf devletleri ise karada, denizlerdeki gücüne kıyasla zayıf ka­lan gücünü, Rus askeri ile ikmal yoluna gitmiştir. Fakat Rus ordusu, savaş döneminde teçhizat ve eğitim bakımından istenen mükem­melliğe ulaşamamıştır. Zaten bu hazırlıksız giriş yüzündendir ki Rus İmparatorluğu savaşın sonunu bekleyemeden, ihtilal ile savaş sahne­sinden çekilmek durumunda kalacaktır.
Kûtü’l Amâre zaferi, Gelibolu zaferi denen büyük Çanakkale sa­vaşından sonra Britanya İmparatorluğunu zora sokan; politikalarını altüst eden ve imparatorluğun yenilmezliği inancını sarsan, dünya hâkimiyetine inanmış Britanya kamuoyunu şüpheye, hatta kaosa sürükleyen büyük bir zaferdir. Çanakkale ve Kûtü’l Amâre’nin ar­dından Britanya’yı sarsan
Reklam
Kûtü’l Amâre’de mevcut Alman askerî heyetinin içinde Von der Goltz Paşa, askerî tarih bağlamında başarılı bir kurmay değildir. Mamafih, Türk ordusundaki hizmetleri, Osmanlı askeri ve bilhassa genç kurmaylarla kurduğu müspet ilişkiler ve öğretmenlik rolü iti­bariyle olumlu değerlendirmelere de konu olmaktadır. Fakat Kûtü’l Amâre’deki Von der Goltz
Von der Goltz buna karşılık Halil Bey’i kışkırt­makta ve komutayı kendisinin almasını, hatta o izole cephede bir nevi darbe yapmasını telkin etmektedir. Bu, bir askerin biyografisi için affedilir bir durum değildir. Ve Kût savaşı sırasında, yukarıda arz ettiğim coğrafi ve lojistik olumsuzlukların yanında, çok önemli bir faktördür. Halil Kut ve Nurettin Bey’in bu kışkırtmalar karşı­sında güçlü ve kararlı bir şekilde durarak kendi aralarında ve asker içinde herhangi bir çatışmaya ve nifaka izin vermemeleri büyük bir başarıdır. Bu hususa yeterince değinilmemiş ve zafer üzerindeki et­kisi gözden kaçırılmıştır.
Kûtü’l Amâre zaferinin anlaşılmasında en önemli mesele, hiç şüphesiz, Kût kalesinin Aralık başlarından itibaren içinde bulun­duğu vaziyetin bilinmesidir. Kût burnu üzerinde, o tarihte nüfusu altı bin olan bir kale bulunmaktadır. Kalenin en önemli özellikle­rinden biri, konumu itibariyle ulaşımının kolay olmasıdır. Kalenin bu konumu etkin bir
Araplar bize topyekun mu isyan etmişti?
Birinci Cihan Harbi’nde Arap-Türk ilişkilerindeki bazı noktala­rın gereği gibi vurgulanması gerekmektedir. 20. yüzyıl başındaki bu büyük savaşta, bütün Araplar, Şerif Hüseyin ve Lawrence’ın peşine takılmamıştır. Bazı bölgelerde, Araplar arasında, dört asırlık Türk hâkimiyetinin getirdiği müspet kalıntılar, müspet intibalar devam etmekteydi. Küt kalesi halkı için de böyle bir durum söz konusudur. Belki Nurettin Paşa, Küt için, kuşatmanın sonunda, yani kuşatma­yı yarmadan biraz evvel. General Franko’nun 1939’daki cümlelerini kurabilirdi. Franko’nun “Ordularımız dört koldan Madrid’e ilerli­yor, 5. kolumuz Madrid’dedir.” dediği gibi, Osmanlı komutanları da pekâlâ “Dört taraftan Kûtu kuşattık, içeri gireceğiz, 5. kolumuz zaten Kût’un içindedir.” diyebilirdi. Çünkü Küt ahalisi Britanyalıları hiç sevmedi ve dışarıdaki inatçı kuşatmayı sürdüren Osmanh ordu­sunun 5. kolu gibi hareket etti. Şehir halkı, İngiliz varlığından mem­nun olmadığını açık bir şekilde ortaya koyduğu gibi, kuşatma sıra­sında yaşanan açlıktan -kıtlık ve açlık ilk planda doğal olarak orduyu değil, sivil halkı vurur- dolayı îngilizlerden nefret ediyordu. Kuşat­manın uzadığı her gün, kulaktan kulağa dolaşan şayialarla Ingiliz- lerin maneviyatı bozulmakta, buna mukabil şehir halkının direnci artmaktaydı. Kut ahalisi, kaleyi dört taraftan -nehirle birlikte üç taraf aslında- kuşatan Türk ordusunu 5. kol olarak desteklemekteydi.
Reklam
99 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.