Makalesinin en çarpıcı yanı, fizikle metafiziği birbirine bağlayan kuvvet kavramına verdiği merkezi roldü. (İlk Felsefenin Düzeltilmesi ve Töz Kavramı Üzerine)
Varlıkların çeşitlilik ve çokluğunun birliğe indirgenebileceği ve indirgenmesi gerektiği fikri, Leibniz'in felsefi düşüncesinin en erken ve en değişmez ana hatlarından biriydi.
''İnen bir çizgi tekrar yükselecektir'' inclinata resurget: Bir spiralle sembolize edilmiş ve tabutuna işlenmiş bu kelimelerle Leibniz, Hannover sarayının ve şehrinin genel ilgisizliği içinde bir avuç insan tarafından sonsuz yolculuğuna uğurlandı.
Üniversiteye varır varmaz, benim şansıma, öğretmenim meşjur Jacob Thomasius benim şüphelerimi paylaşmasa ve cisimlerin maddi olmayan, tözsel formlarının reformuyla ilerlememi hoş karşılamasa da Aristoteles okumamı şiddetle tembih etti. Zira bu büyük filozofu okuduktan sonra onun skolastik yorumcularının görüşünden çok farklı bir görüşe ulaşacağımı sanıyordu. Çok geçmeden bu öğüdün değerini takdir ettim ve Aristo ile skolastikler arasındaki farkın, devlet işlerinden anlayan büyük bir adam ile hücresinde rüya gören bir keşiş arasındaki fark kadar olduğunu anladım. Böylece Aristo felsefesine herkesten çok farklı yaklaştım. Onun tüm hipotezlerini benimsemedim ama ilke olarak onayladım. Bana göre Aristo -az çok Demokritos ve benim zamanımda Descartes ve Gassendi gibi- hiçbir cismin kendi başına hareket edemeyeceği görüşünü savunuyordu.