Lem'alar Posts

You can find Lem'alar books, Lem'alar quotes and quotes, Lem'alar authors, Lem'alar reviews and reviews on 1000Kitap.
"Çok geniş zannettiğin dünyan, dar bir kabir hükmündedir."
498 syf.
·
Not rated
·
Read in 1 hours
Lem'alar, Bediüzzaman Said Nursi'nin 1926-1927 yılları arasında yazdığı ve Risale-i Nur Külliyatı'nın 14. Lem'ası olarak yer alan bir eserdir. Eser, 26 bölümden oluşmaktadır ve her bölüm bir "lema" (parlak fikir, özlü söz) olarak adlandırılmaktadır. Lem'alar'ın içeriği şu şekilde özetlenebilir: 1-4. Lem'alar: Allah'ın varlığının ve birliğinin delilleri, iman ve tevhidin önemi. 5. Lem'a: Peygamberlerin risaleti ve mucizeleri. 6. Lem'a: Ahiret ve ölüm. 7-10. Lem'alar: İmanın altı şartı ve imanın insan hayatındaki rolü. 11-13. Lem'alar: İbadetlerin önemi ve hikmeti. 14. Lem'a: Dua ve zikir. 15-16. Lem'alar: Allah'ın rahmeti ve azabı. 17-18. Lem'alar: Kader ve tevekkül. 19-20. Lem'alar: İnsan ve kâinatın yaratılışı. 21-22. Lem'alar: İnsanın nefsini ve ruhunu tanıması. 23-24. Lem'alar: Tasavvuf ve tarikatlar. 25-26. Lem'alar: Risale-i Nur'un önemi ve Risale-i Nur okuyanlara tavsiyeler.
Lem'alar
Lem'alarBediüzzaman Said Nursî · Rnk Neşriyat · 20184,679 okunma
Reklam
Amelinizde rıza-yı İlahî olmalı.
"Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için, bu hizmette, doğrudan doğruya, yalnız Cenâb-ı Hakkın rızasını esas maksat yapmak gerektir."
Demek seyyiatta sebep, nefistir; mücazata bizzat müstahaktır. Hasenatta ise sebep Hak'tandır, illet de Hak'tandır. Yalnız, insan iman ile tesahub eder. "Mükâfatını isterim." diyemez "Fazlını beklerim." diyebilir.
Hem bazen şeytan, kalp üstündeki lümmesi cihetinde Cenab-ı Hak hakkında fena sözler söyler. O adam zanneder ki onun kalbi bozulmuş ki böyle söylüyor, titriyor. Halbuki onun titremesi ve korkması ve adem-i rızası delildir ki o sözler, kalbinden gelmiyor, belki lümme-i şeytaniyeden geliyor veya şeytan tarafından ihtar ve tahayyül ediliyor. Hem insanın letaifi içinde teşhis edemediğim bir iki latîfe var ki ihtiyar ve iradeyi dinlemezler belki de mes'uliyet altına da giremezler. Bazen o latîfeler hükmediyorlar, hakkı dinlemiyorlar, yanlış şeylere giriyorlar. O vakit şeytan o adama telkin eder ki: "Senin istidadın hakka ve imana muvafık değil ki böyle ihtiyarsız bâtıl şeylere giriyorsun. Demek senin kaderin, seni şakavete mahkûm etmiştir." O bîçare adam, yeise düşüp, helâkete gider. İşte şeytanın evvelki desiselerine karşı mü'minin tahassungâhı: Muhakkikîn-i asfiyanın düsturlarıyla hudutları taayyün eden hakaik-i imaniye ve muhkemat-ı Kur'aniyedir. Ve âhirdeki desiselerine karşı, istiaze ile ehemmiyet vermemektir. Çünkü ehemmiyet verdikçe, nazar-ı dikkati celbettirip büyür, şişer. Mü'minin böyle manevî yaralarına tiryak ve merhem, sünnet-i seniyedir.
Şu dâr-ı dünya, meydan-ı imtihandır ve dâr-ı hizmettir; lezzet ve ücret ve mükâfat yeri değildir. Madem dâr-ı hizmettir ve mahall-i ubudiyettir; hastalıklar ve musibetler, dinî olmamak ve sabretmek şartıyla o hizmete ve o ubudiyete çok muvafık oluyor ve kuvvet veriyor. Ve her bir saati, bir gün ibadet hükmüne getirdiğinden şekva değil, şükretmek gerektir. Evet, ibadet iki kısımdır: Bir kısmı müsbet, diğeri menfî. Müsbet kısmı malûmdur. Menfî kısmı ise hastalıklar ve musibetlerle musibetzede zaafını ve aczini hissedip Rabb-i Rahîm'ine ilticakârane teveccüh edip, onu düşünüp, ona yalvarıp hâlis bir ubudiyet yapar. Bu ubudiyete riya giremez, hâlistir. Eğer sabretse, musibetin mükâfatını düşünse, şükretse o vakit her bir saati bir gün ibadet hükmüne geçer. Kısacık ömrü uzun bir ömür olur. Hattâ bir kısmı var ki bir dakikası bir gün ibadet hükmüne geçer. Risale-i Nur-Lem'alar/11
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.