Lemezât-ı Hulviyye Ez Lemeât-ı Ulviyye

Mahmud Cemaleddin El - Hulvî

Lemezât-ı Hulviyye Ez Lemeât-ı Ulviyye Sözleri ve Alıntıları

Lemezât-ı Hulviyye Ez Lemeât-ı Ulviyye sözleri ve alıntılarını, Lemezât-ı Hulviyye Ez Lemeât-ı Ulviyye kitap alıntılarını, Lemezât-ı Hulviyye Ez Lemeât-ı Ulviyye en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Rivayete göre Ebû Âmir (k.s), zahiri ilimlerle uğraşmakta iken, bir gece son derece acayip bir rüya gördü, rüyasını tabir edecek bir kişi aradı. Dostları ona Şeyh Mümşâd ed-Dîneverî’yi (k.s) salık verdiler. Ebû Âmir (k.s), şeyhin huzuruna çıkıp ona rüyasını şöyle anlattı: - Rüyamda bütün âlemi büyük bir ateşin sardığını ve bu büyük ateşin alevlerinin meydana getirdiği hararetin her yöne süratle yayılmakta olduğunu gördüm. Halk sağa sola kaçışıyor, alevler can havliyle kaçışanları kovalayıp, içine alıp helâk ediyordu. O civarda, her yerden görünebilen yüksek bir dağ vardı. Ben halkla birlikte kaçmakta iken, gözüm o dağa ilişti. Yaşlı bir zat, o dağa sırtını vermiş, üzerine doğru gelen ateşleri ve alevleri nefesiyle geri püskürtüyordu. Ben de hemen koşup can havliyle kendimi onun ayaklarının dibine atarak ateşten kurtulmayı istedim. Bu halle, bütün bedenimi ter basmış bir şekilde korkudan titreyerek uyandım” dedi. Mümşâd ed-Dîneverî (k.s), - Ateş, şehvanî istekler ve nefsanî dileklerdir. Bundan kaçıp kurtulanlar, Allah (celle celaluhu) dostları olan evliya taifesidir. Bu nimet sana da nasip olmuş, eğer dilersen sen de tarikat ehlinden olursun. Rüyandaki koruyucu yüksek dağ, kâmil şeyhin varlığıdır. O ihtiyar ise cesedin esrarının sana keşfolmasıdır, diyerek rüyasını tabir etti. Ebû Âmir (k.s), hemen o anda şeyhe intisapla, sayısız mücâhede ve halvetlerden sonra inâbe almış, irşadla görevlendirilmiştir. Neşve ve cezbesi galip, hali ve takvası kuvvetli bir şeyhti.
Hz. Ebu Bekir (r.a.):
Doğruluk seninle olsun. Doğruluk seni ölüme dahi götürse, doğruluk bir emanettir ve yalan bir hıyanettir.
Sayfa 36 - Semerkand YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Şeyh Ahî Mîrem el-Halvetî (k.s) şöyle buyurdu: “Bir domuz otlarken, otlağın köklerini söküp atarak, otlağı berbat eder. Koyun ise otlağın taze sürgünlerini yer, otlağın biçilmiş gibi daha gür çıkmasına vesile olur. Bu yüzden koyunun eti hoştur, yiyen kişiyi kâmil kılar. Domuzu ise kalender tabiatlı, şaraba düşkün bir millet olan hristiyanlar kebap edip yerler.”
Bu cihân-ı fenâdan umma vefâ, Lâzım oldu tedârik-i ukbâ Hazrete kalmadı bize kalmaz, Âkil olan bekâsını ummaz.