Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Liberalizmin İki Yüzü

John Gray

Liberalizmin İki Yüzü Sözleri ve Alıntıları

Liberalizmin İki Yüzü sözleri ve alıntılarını, Liberalizmin İki Yüzü kitap alıntılarını, Liberalizmin İki Yüzü en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eğer iyi yaşam konusunda farklı düşüncelere sahipsek, adalet ve haklar konusunda da farklı düşünmeye mecbur kalırız. Siyasi liberalizm, adaletin iyi üzerine çatışan iddialardan uzak kalabileceğini peşinen kabul eder. Gerçekte ise bir adalet kuramı girişimi bu çatışmalarla yerle bir olur.
Hak hiçbir zaman iyiden öncelikli olamaz: Hak kavramının içeriği ancak iyi anlayışı tarafından verilir ve bu olmadan kavramın içi boştur.
Reklam
Liberal rejimler rakip özgürlüklerin iddialarının açıkça görüşülebileceği devletlerdir. Bütün önemli özgürlüklerin iddialarının, her insanı tatmin edecek biçime sokulduğu ideal bir liberal rejim fikri anlamsızdır. Birbiriyle bağdaşmayan özgürlüklerin taleplerini uzlaştırmak zorunda olması açısından liberal rejimler diğer rejimlerden farklı değillerdir. Kabul etseler de etmeseler de, liberal rejimler -tıpkı diğerleri gibi- değer çatışmaları arasında kısılıp kalmışlardır.
İyinin içeriği hakkında derin farklılıklarımız varsa, haklara başvurmak bize yardımcı olmayacaktır, çünkü bu durumda, sahip olduğumuz haklar konusunda da ayrılmamız kaçınılmazdır. Haklar hakkındaki temel farklılıklar, rakip iyi anlayışlarını ifade ederler. Eğer akılcı sorgulama iyiye dair görüşlerimizi uzlaşmaz bir noktada bırakıyorsa, haklara başvurmak boşunadır. Temel insan hakları evrensel insani kötülere dönük koruma sağladığı müddetçe meşrulaştırılabilirler. Ancak bu tür haklar bile birbirleriyle çatışır ve bunların çatışmalarının birbirleriyle bağdaşmaz uzlaşıları da eşit derecede meşrudur. Evrensel kötüler çatıştıklarında hiçbir hak kuramı bize ne yapacağımızı söyleyemez.
Adaletin kendisi de birbirleriyle bağdaşmaz talepler ileri sürer. Adalet, geçmişte adaletsiz davranılan topluluklar için bir tazminatı gerektirdiğinde, sonuç şimdiki nesiller için adaletsizlik anlamına gelebilir. Bir zamanlar adaletsizce el konan toprağın iade edilmesine yönelik bir talep, onu işleyen nesillerin, bir o kadar haklı toprak talebi iddiasıyla temelden çatışır. Bu tür çatışmalar kusurlu bir adalet anlayışından kaynaklanmaz. Bunlar adaletin kendisinin çatışan değerleri içerdiğini ifade ederler.
İyi yaşam öyle olduğunu sandığımız ya da öyle olmasını dilediğimiz yaşam olmayabilir. İyi yaşam, inançlarımızdan ve arzularımızdan, en azından kısmen bağımsız olarak, akla yatkın bir şekilde araştırma nesnesi haline getirebileceğimiz bir şeydir.
Reklam
Dilediğimizce yaşadığımızda sahip olacağımız deneyimlere dair inançlarımız, doğru ya da yanlış olabilir. Ancak bu, herkesin en iyi yaşamasının tek bir yolu olduğu anlamına gelmez. Yaşam biçimleri yanlış inançları ifade edebilir, ancak farklı yaşam biçimlerinin herhangi birinin diğeriyle arasında, doğruluk ile yanlışlık arasındaki ilişkinin olması gerekmez. Bu bir pragmatik tutarsızlık ilişkisi olabilir; çoğunlukla da öyledir. Görünürdeki çelişki, ahlaki yargıların, toplumsal bağlamlarının dışında düşünülmesinden kaynaklanır. Eğer ahlaki yargıları, insanların ve eylemlerinin temel niteliklerinin açıklamaları olarak görürsek kaçınılmaz olarak çelişkiye düşeriz. Bununla birlikte, aynı birey, birbirleriyle çelişen tutumlara sahip olamaz. Kişi, aynı anda hem uzun boylu hem de kısa boylu olamadığı gibi, korkak ve cesur da olamaz. Ancak, farklı bağlamlarda, rahatlıkla her ikisi de olabilir. Wittgenstein'ın belirttiği gibi, yargılarımızın üzerinde birleştiği çok fazla şey olmadıkça yargılarımızda anlaşmazlığa düşmemiz mümkün değildir. Farklı yargılarda bulunmak için ortak pratiklerimizin olması gerekir. Ancak pratiklerimizin tümü bir bütün değildir. Bunlar sıkıca örülmemiş, birbirlerine gevşek iplerle bağlanmışlardır. Sonuçta aynı davranış, farklı pratiklerde farklı biçimlerde değerlendirilebilir. Yargılarımızın sadece ortak pratiklere gönderme yapılarak doğru ya da yanlış olabilecekleri doğrudur, ancak farklı pratikler, akla yatkın bir şekilde, farklı bağlamlarda uygulanabilirler.
Eğer akılcı sorgulama en iyi yaşam üzerine bir anlaşmaya varmakta başarısız olmuşsa, bu, insan aklındaki herhangi bir kusurluluktan değil, kusursuzluk idealinin insan hayatı açısından hiçbir anlam taşımamasından kaynaklanır. Isaiah Berlin'in dediği gibi, "Bazı ideallerimizin yerine getirilmesinin ötekilerin ideallerini olanaksız kıldığını kabul etmek, tam bir insanlık tatmini kanısının biçimsel bir çelişki, metafizik bir hayal olduğunu söylemek anlamına gelir. (...) Her şeye sahip olamamamız, olumsal değil, zorunlu bir gerçektir."
Arkadaşlığı düşünelim. Kişi başkalarıyla geçirdiği vakti parayla ölçebiliyorsa, o bir arkadaş değildir. Başkalarıyla geçirilen zamanı paraya değişmemek arkadaşlığın parçasıdır. Bu, arkadaşlığın, herhangi bir miktardaki paradan üstün tutulmasının zorunlu olduğu anlamına gelmez. Arkadaşlığın ve paranın değer açısından karşılaştırılamaz olduğunu söylemek, arkadaş sahibi olmanın para sahibi olmaktan kıyaslanamaz bir biçimde daha iyi olması demek değildir. Bu, arkadaşlığın ve paranın değer açısından karşılaştırılamaması anlamına gelir. Joseph Raz bu noktayı şöyle açıklar: "Sadece arkadaşlığın paradan ne daha iyi ne de daha kötü olduğunu, basitçe, onun parayla veya diğer mallarla kıyaslanamaz olduğunu düşünenler arkadaş edinmeye muktedirdirler. Aynı şekilde, sadece arkadaşlığı paraya değişmeyi aklının ucundan bile geçirmeyenler arkadaş edinebilirler." Arkadaşlığı satın almak zorunda kalmak acıklı bir durumdur. Böyle olması, arkadaşlığın paradan daha değerli olmasından değil, psikoterapistlerin ve seks partnerlerinin aksine, arkadaşın satın alınamamasından kaynaklanır. Kuşkusuz, arkadaşlığın satın alınamayacağını anlayan kişi, arkadaşlık ile satın alınabilecek iyilikler arasında seçim yapmak zorunda kalsa, yaşamının bazı bağlamlarında ikincisini seçebilir. Kişi bu şekilde, sonsuz değere sahip bir şeyi, ondan daha az değere sahip bir şeyle değiştirmez. O, arkadaşlığın diğer iyiliklerden daha az bir yere sahip olduğu bir yaşamı seçer. Bu şekilde davranmak için de iyi nedenleri olabilir.
Evrensel değerler, evrensel uygarlık için zemin oluşturmazlar. Kendi çelişkileri yoluyla bize böyle bir şeyin hiçbir zaman var olmadığını gösterirler. Birçok yaşam biçiminin süregelmesi türümüz boyunca varolan çatışmalara karşı doğal bir tepkidir. İnsanlar çok yaratıcı canlılardır. Evrensel çatışmalardan, sürekli olarak belirli yaşam biçimleri tasarlarlar. Yeni teknolojiler insanın doğuştan özelliklerini değiştirmekte başarılı olamadığı müddetçe, bu hep böyle olacaktır.
Reklam
Hiçbir rejim, evrensel değerler arasındaki çatışmaların en iyi uzlaşımını gerçek anlamda gerçekleştirdiğini iddia edemez. Hangi rejimin her yerde en iyisi olduğuna dair tartışmalar anlamsızdır. Rejimlerin çeşitliliği iyinin çeşitliliğine benzer. Bu, insan yaşamındaki bir boşluğun değil, insanların sürdürebilecekleri iyi yaşamların bolluğunun bir göstergesidir.
Pek çok kişi, şu an liberal bir yaşam biçimi içinde ve liberal değerleri takdir etmeyen topluluklarda bulunmaktadır. Aynı zamanda da temel olarak liberal etik yaşamı savunan birçok insan, onun birtakım geleneksel değerlerine bağlı değildir. Liberal kişisel özerklik ideali, kişinin kendi yaşamının kısmi yapıcısı olması fikridir. Bazıları için özerklik arayışı, kurulu bir topluluğa bağlılıkla çatışır. Diğerleri içinse bu, şimdiki zamanın ihtiyaçlarına cevap verme özgürlüğüyle bir gerilim içindedir. 'Geleneksel', 'liberal' ve 'postmodern' türden bütün insanlar için, etik yaşam kaçınılmaz bir biçimde melezdir.
...eğer çağdaş toplumların çoğu, Rawls'un düşündüğü gibi gittikçe Birleşik Devletler'e benzemeye yazgılıysa, bu toplumlarla ilgilidir. Bu, gerçekten de belirli bir tarih yorumunu toplumların modern oldukça birbirlerine benzemek zorunda olduklarını iddia eden bir pozitivist felsefenin Amerika merkezci bir uyarlamasını onaylamak anlamına gelir.
...iyi yaşam her birimiz için bir keşif konusu olduğu kadar öznel bir seçim konusudur da. Her birimiz geliştirme nedenimiz en fazla olan daha yüksek yeteneklerimizi geliştireceğimiz yaşam biçimini bulmak için farklı yaşam biçimlerini deneyebiliriz. Her birimiz, herkes için tek bir iyi yaşam olduğu biçimindeki bir doğru olmadan, iyi yaşam hakkında yanlışa düşebiliriz.
Çeşitli ahlaki fikirlerimiz birbirlerine sıkıca kenetlenmiş, her şeyi kapsayan kavramsal çerçevelere ait değillerdir. İçinde varolduğumuz yaşam biçimleri, Leibnizci metafiziğin penceresiz monadları değillerdir. Onlar daha çok değişken ışıklarında hareket ettiğimiz prizmalara benzerler. Çok azımız, hatta hiçbirimiz tek bir yaşam biçiminde, bir kez yerleştirildikten sonra sonuna kadar öyle kalacak özneler değiliz. Hemen hepimiz birçok yaşam biçimine aitiz. Bizi biz yapan, yaşam biçimlerinin aralarındaki ve bunların kendi içlerindeki çatışmalardır.
47 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.