Bir ülkenin tamamen özerk gibi davranması, bir tür nostalji halidir. Gerçeklik, bütün ülkelerin-en güçlülerin bile- davranışlarını komşularının ve rakiplerinin kabiliyetlerine ve amaçlarına göre ayarlamasını gerektirir.
Büyük liderlik, soyut olanla şekillendirilebilir olanın çarpışmasından, verili olandan ve harcanan çabadan doğar. Bireysel çabalara (tarihi anlayışı derinleştirmek, stratejiyi kesinleştirmek ve karakteri geliştirmek amacıyla) yer vardır. Stoacı filozof Epiktetos çok uzun zaman önce şöyle yazmıştı: “Dışımızdaki koşulları değiştiremeyiz ama onlara nasıl karşılık vereceğimizi her zaman seçebiliriz.”Liderlerin rolü, bu seçime kılavuzluk etmek ve uygulanmasında halklarına ilham kaynağı olmaktır.
LiderlikHenry Kissinger · Rumik Kitap · 202342 okunma
Yoğun okuma bir liderin kendisi ile dış uyarıcılar ve kişiler arasında ölçülülük hissini koruyan zihinsel bir mesafe geliştirmesine yardımcı olabilir. Yoğun okuma tefekkür ve hafızanın eğitilmesiyle birleştiğinde liderlerin benzetmelerle akıl yürütebileceği ayrıntılı ve incelikli bilgilerin bulunduğu bir depo oluşturur. Daha da önemlisi kitaplar akla yatkın, ardışık ve düzenli bir gerçeklik sunar; tefekkür ve planlamayla hakim olunabilecek, en azından idare edilebilecek bir gerçeklik. Liderlik açısından belki daha da önemlisi, okumak bir perspektif duygusuyla öğrenmeyi teşvik ederek “kuşaklararası bir sohbet ağı” yaratır. Son olarak okumak esin kaynağıdır. Kitaplar bir zamanlar büyük cesaret göstermiş liderlerin yanısıra fazlasıyla cüretkar davranmış kişilerin de yapıp ettiklerini bir uyarı olarak kaydeder.
“Nispeten yüksek savunma harcamalarının iyi bir parasal değeri olduğu, zira savaşın her zaman caydırıcılıktan çok daha pahalıya patladığı hakikatinin bu kadar net gözlemlenebilmesi nadirdir.
“Akıllı ve duyarlı bir donanma subayı gibi, taktik yenilgilerden kaçınmak için ne zaman sis perdesi yaratıp geri çekileceğini bilirdi ama nihai amacını hep korur ve ona ulaşmak için savaşmayı sürdürürdü. Hiçbir şey yapmamaktansa hata yapmak daima evlaydı ona göre.
De Gaulle hapishane defterine şöyle yazmıştı: “İnsanın kendisine hakim olması, bilhassa giyim kuşam, sohbetler, düşünme biçimi gibi en ufak şeylerde sürekli bir ifade jimnastiğiyle edinilmiş ahlaki bir refleks, bir tür alışkanlık haline gelmeli.