Her şey bitti dediğim yerden başladı. Umutlar düştüğü yerden yeşerdi tıpkı pişmanlıkların hortladığı gibi. Küçük, huzurlu bir Ege kasabasında hayatın hep huzurlu geçeceği yanılgısı ile yaşarken bir yitiş silsilesi tüm yaşananlar. Göçüp gidenler, yitip bitenler benim yenilgiler ve başarısızlıklar sergimin nadide birer parçası şimdi. Peki bu kadar kayıp varken, yıkık bir harabe iken ruhumun odaları nereden geldi bu umut kırıntıları? Kiraz çiçeği kokan bir hafif rüzgârla girdi ömrüme birkaç tutam umut. Ansızın esen, özgür, hayat dolu bir meltemdi bu. Rüzgârın Kızı taşıdı onu.
Bu kadar kaybın arasında birkaç umut kırıntısı ile geçen süreye hayat mı denmeli, yoksa ziyan mı? Rüzgârın Kızı'na sorsan cesur bir şekilde tüm kalbiyle şöyle derdi: “Hayat, ulaşamadıklarımız ve vazgeçtiklerimiz arasında bir yerde. Yaşamak, ulaşamadıklarımızın hayali ile vazgeçtiklerimizin pişmanlığını sırtlayabilmek bir ömür.”