Kadın denilen varlığa yalnız "ana" olma yeteneklerinden dolayı saygı duyulmuyordu; onlar ölümü yeniden doğuşa dönüştürebilme üstünlüğüne ve büyüsüne sahip kimselerdi, böylelikle de yeryüzündeki yaşamın sonsuz olarak yenilenmesinin garantisiydiler.
"Fedakâr anne-kadın -eş"rolünü aile içi bireylerin ve genel çevrenin istek ve baskıları önünde kadına biçen toplum kadın bireyin kendi mutluluğunu gerçekleşebilmesi meselesini göz ardı etmektedir .
"İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, diğer yarısı göklere yükselebilsin?"
Neden dilediğince kendisiyle sanat,edebiyat, din ve yanlış davranışlara yol açmadan aşk konularında konuşup tartışabileceği arkadaşlar edinmek yerine muhtevasız çay sohbetlerine katlanmak zorundadır.
''Şahsen ben de feminizmin tam olarak ne olduğunu bulabilmiş değilim, tek bildiğim beni bir paspastan ayırt eden duygular ifade ettiğimde insanların bana feminist demeleri...''