Mağara Arkadaşları

Ayfer Tunç

Mağara Arkadaşları Posts

You can find Mağara Arkadaşları books, Mağara Arkadaşları quotes and quotes, Mağara Arkadaşları authors, Mağara Arkadaşları reviews and reviews on 1000Kitap.
"Aydınların, sanatçıların, bilim adamlarının olmadığı bir dünya, yok olmaya, uygarlıklar çökmeye mahkûmdur."
Unut bunları Sabahat dedim kendime. Katın var dedim, fayans kaplı mutfağın var, elektrikli şofbenin, Hereke halıların, cezven, şekerin, kahven, üç çocuğun var dedim. Kocan var, kocanın dostu var, kırmızı, sert, kabuklu ellerin de var ama olsun dedim. Yıllar var ki bir sabah, güneş doğarken şehirlerarası bir otobüsten inip mola yerinde, soğuk suyla yüzünü yıkamadın, bir çay içmedin, ürperip sırtına hırka almadın, yıllar var ki güzel bir söz duymadın gece yarısı, saçlarını sevmedin yıllardır, ama olsun dedim. Televizyonun var, önünde yaşanacak yılların var, çocuklarının mürüvvetleri var dedim.
Sayfa 55
Reklam
Küçük, çok küçük bir memurum. Ceketimi hep ilikli tutarım, bana verilen odada, bana verilen sandalyenin ucuna ilişerek çalışırım. Maaş alırken ellerim titrer. Göze batmamaya, dikkati çekmemeye çalışırım. Hayatım belli belirsizdir, varlığım belli belirsiz. Zorda kalmadıkça, kendimi kimseye hatırlatmam.
Sayfa 63
Bütün gün evdeyim, bütün gün, bütün gece, bütün hafta, bütün sene. Erkenden kalkarım, beyimi işe yollarım, büyük kızımla oğlumu okula. Sonra bulaşık yıkarım, çamaşır yıkarım. Yemek pişiririm akşamlara kadar. Hep güzel sofralar kurarım, kendim seyreder, kendim severim. Geceleri, karanlıkta ellerimi okşarım. Ellerim, benden daha çabuk yaşlanmışlardır, bu yüzden mi sızlar uykumun arasında bilemem. Ellerime çok acırım.
Sayfa 53
Gülerdi. Gülerdi değil de, sanki ağzı hafifçe yana çarpılır, için için kanardı. Bir yara gibi acıklı olurdu yüzü.
Sayfa 58
Tuhaftı, o müzik vardır ya hani, kimselerin sevmediği. Sanki bir rüzgâr çıkar, bir yerlerde görünmeyen bir kuş öter gibi bir müzik. Sözleri yoktur, ağlayamazsın bu yüzden, söyleyemezsin de. Ama insanın içinde usul usul devam eder. Onu dinlerdi hep.
Sayfa 54
Reklam
Ben evlenince kayınpederimin evine gelin geldim. Beyaz gelinlik giymiştim bütün kızlar gibi. Evlilik denince, büyük bir ağaç gelirdi aklıma nedense verimli, sevecen, köklü bir ağaç. Genişti evi kayınpederimin, ama benim yerim dardı. Pembe inciliydi yatak örtüm, ağlarken yanağıma batardı. Alıştım sonra hepsine.
Sayfa 53
Akşam saatlerinin bir felaket kokusu taşıyan havasından nefret ederdim. Mutfak tavanından sarkan ampulün ışığı, bütün bu sıkıntı duygusunu doğrularcasına, keskin ve çiğ aydınlatırdı ortalığı. Oysa bir hayatı hayat diye, sorgusuz sualsiz yaşayanlar için akşam saatlerinde böyle bir felaket ve sıkıntı karışımı duygu olamazdı. Hayatı hep aynı biçimde ve mutlu yaşayanlar; mutfaklarını ve odalarını hep derli toplu tutarlardı. Her şeyi yerli yerine koymaya özen gösterirlerdi, kolay olan hayatlarını, daha da kolaylaştırmak için. Yalnız mutfakta değil, başka odalarda da, abajurların ya da avizelerin kırıp yumuşattıkları ışıklar; böyle insanlara kendilerini göstermezlerdi. Onları kırar, eğer, büker ve onlar tatlı ışıkların yarattığı kendilerini; mutlu, neşeli, sevecen bulurlardı. Bence yaşayıp giden insanlar, çiğ ve keskin ışıklardan nefret ediyor, kendilerini bu sarsıcı ışığın altında görmeye dayanamıyor olmalıydılar.
Sayfa 38
Kaçamıyordu insan hayattan. Hiçbir biçimde kaçamıyordu. Mekânlar, eşyalar, şehirler, sokaklar değişiyor ve insan kendinden, hayattan kaçamıyordu.
Sayfa 37
Bütün varlığımı seslere verdikçe, kendimi unuturdum. Sesler olurdum hep. Ellerim olmazdı, gözlerim olmazdı. Bir kalbim, bir ruhum olmazdı artık. Küçük balkonumda oturup sigara içerdim durmadan. Bir mendil yırtılırdı eski, ipek bir mendil uzaklarda; bir kadının içi kan ağlardı. Ayyaşın biri şarap şişesini düşürürdü elinden. Şişenin tuzla buz oluş sesini, kan kırmızı şarabın gecenin içinde yere yayılma sesini duyardım. Bir inleyiş uzanırdı balkonuma, sıcak yaz gecesinin buğusuna karışarak. Bir şehir böyle yaşardı, mutsuz ve inleyerek.
Sayfa 34
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.