Makaleler

Safiye Erol

Makaleler Quotes

You can find Makaleler quotes, Makaleler book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
" Candan cana gizli bir akış var. "
Sayfa 63 - Kubbealtı Neşriyat
“İnsan insanın hâlinden anlamalı, bâzı terslikleri hoş görmeli ama, her şeyin fazlası fazla. Gâliba makine devri yurdumuzda kabuğu deldi, öze işlemeye başladı, mîzacımız sarsıntı geçiriyor. Makine kendi millî kreasyonumuz olsaydı belki bu kadar bocalamazdık. Halbuki başka iklim malıdır. Demek iki yürlü yadırganıyor.”
Sayfa 95 - Kubbealtı Neşriyat, 4.baskı, 2016.Kitabı okudu
Reklam
'Biz geçmişteki büyüklerimize milletçe ipotekliyiz.'
Sayfa 255 - Kubbealtı Neşriyat, 4.baskı, 2016.Kitabı okudu
Muhammet İkbal
"Yer yüzünde bize yâr olan yokmuş meğer."
Sayfa 279 - Kubbealtı Yayınları, 3.BaskıKitabı okudu
Varlık, belirli bir durum; yokluk yine belirli bir durumdur, icâbına bakılır. Varlıkla yokluk arası sallantıda kalmaksa Hamletvâri çetin bir iştir.
Sayfa 126 - Kubbealtı Yayınları, 3.BaskıKitabı okudu
Hadfield
"Çektiğiniz yorgunluğun en büyük kısmı bedenden değil, ruhtan doğar. Bedenin cidden yorulması seyrek bir hâdisedir. "
Sayfa 111 - Kubbealtı Yayınları, 3.BaskıKitabı okudu
Reklam
Hayâtın güzel pasajları dâima böyledir, insan gelir geçer ve doyamaz.
Sayfa 81 - Kubbealtı Yayınları, 3.BaskıKitabı okudu
Uyanıklık hâlimizin sırlarını sanki çözmüşüz gibi rüyâlarımızın izâhına bu derece zihin sarf ediyoruz, biz insanlar böyleyiz işte, dostlar alış verişte görsün.
Sayfa 243 - Kubbealtı Yayınları, 3.BaskıKitabı okudu
“Kıskançlık kötü bir hastalıktır, ne kendi nâmına, ne benim hesâbıma kalbinde böyle bir illet geliştirmeni istemem. Sana kıskançlığın kesin devâsını söyleyeyim bâri. Arkadaşım, gözlerinde çabucak parlayan merakla bana baktı. Anti-haset ilâcının başı, sonsuz derecede mesut ve zengin olmaktır dedim. Yekten anlaşılamayacağımı bildiğim için teşrihe koyuldum: Beylik mânâda mesut ve zengin olmayı kastetmiyorum. Başka türlü mutluluk, başka türlü doyuşluk. Bir insan dış dünyâya baktıkça hiçbir zaman kendini mesut ve zengin sayamaz, çünkü bilirsin, el elden üstündür tâ arşa kadar. Cihanı fetheden, tâ Yecüç Mecüç diyârına varınca hükmü altına alan Büyük İskender bile tatmin olamadı, ölüme mahkûm olduğunu anlıyordu, dirim suyundan içerek Hızır gibi ölmezlik kazanamamıştı, bu yüzden muratsız kaldı. İnsan safâ bulmak isterse kendi içine nazar etmeli, kendi saltanatını bulasıya dek.”
Sayfa 90 - Kubbealtı Neşriyat, 4.baskı, 2016.Kitabı okudu
Reklam
Safiyeciğim İyi ki Bu Dönemde Yaşamamışsın...
“İki sene evvel Beyoğlu’ndan dolmuşa bindim, nasılsa başka yolcu çıkmadı, şoför hırslandı, benden kurtulmak istiyordu, sessiz sadâsız parayı ödeyip yarı yolda inmeye çoktan gönüllenmiştim ki Tepebaşı’nda arabayı durdurdu, baş parmağını gerisin geriye bana doğru çakarak diğer bir şoföre haykırdı: ‘Mahmut! Şunu Cağaloğlu’na atsana..’ Atmak tabirine içerlemeyecek kadar şoför argosunu öğrenmiştim, biz hepimiz onların nazarında birer denk, bohça, sandık, sepet, kısaca birer yükten ibâretiz. Ama benden bahsederken ‘şunu’ diyeceğine ‘hanımı’ dese şahsiyetinden eksik mi düşerdi? Şehir içinde itilip kakılmaya, horlanmaya, daniskadan aşırı kabalıkları sîneye çekmeye alıştık. Ya kendi mahallemiz esnafına ne diyelim? Onlar ki bizi dâima selamla girer, ricâ ile ister, teşekkürle alır, vedâ ile ayrılır görmüşlerdir. Hatta hal hatır soruşur, bayramlarda, kandillerde tebrikleşiriz. İşte gördüm ki bu mahalle esnafımız da işi azıttı. Sebze meyve aldığımız dükkânda hep gedikli müşterileriz, eski bir gelenektir ki çıraklara yardım olsun diye bâzen kendimiz meselâ portakalı yâhut enginarı üç beş alır, terâziye taşırız. Bu itiyatla birkaç deste dolmalık yaprağı gelişi güzel tutmuştum ki çırak ‘Hanım, mostraları kendine seçme’ diye bağırıyordu. Terbiyesizin zoruna bak. Demet demet basılmış yaprakların da mostrası olur muymuş? Olsa bile bana tenezzül yaraşmayacağını şu dükkân bilmez m?”
Sayfa 94 - Kubbealtı Neşriyat, 4.baskı, 2016.Kitabı okudu
Özendiğimiz hayat şekli ile sürüp gittiğimiz yaşama üslubu arasında ne acâip gedikler açıldığının bilmem farkında mıyız?
Sayfa 128 - Kubbealtı Yayınları, 3.BaskıKitabı okudu
“Ben soyunup dökününceye kadar fazla işgüzar bir el onları Kütahya vazoya tıkmış. Bir de baktım, vazoda da, papatyalarda da surat bir karış; hemen çıkardım, sırlı topraktan yapılmış bir yoğurt bakracına sereserpe yasladım. Suları ne zaman tâzelenir, odanın hangi köşesinde ve ne derece bir ışıktan hazzederler, bunu düşünmek boynuma borç. Geceleri açık havada kalmanın onlara yaradığını bildiğim için balkona çıkarırım. Mâdemki onları kendi yurtlarından kaldırdım, gurbeti hoş edecek sevgi ve bakım göstermeliyim.”
Sayfa 18 - Kubbealtı Neşriyat, 4.baskı, 2016.Kitabı okudu
"Bu bir demdir gelir geçer Doyamazsın demedim mi? "
Sayfa 202 - Kubbealtı Yayınları, 3.BaskıKitabı okudu
“Din terbiyesinin niçin aleyhinde bulunuyorlar anlamam. Bazı kimseler fazîlet öğrenmek için dîne ihtiyaç yok, Allah ve peygamber mefhumlarını öğrenmesek de olur, diyorlar. Soruyorum: Hak, vicdan, ahlâk mefhumlarını da öğrenmeden olur mu? Yoo... Onlar lâzım, diyorlar. Âdeta meyvasını yiyip ağacını inkâr etmeğe benziyor.”
138 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.