Kılgısal ve dinsel dünyaların tininin, ve olgusal ve ideal her türünde bilimin tininin yükseldiği şekillerin Mantığın şekli ile, tinin bu kendi arı özü üzerine bilincinin şekli ile karşılaştırması öylesine büyük bir ayrımı ortaya serer ki, bu ikinci bilincin birincilerde erişilen yüksekliklere baştan sona uygunsuz olduğu ve ona yaraşmadığı en yüzeysel irdelemenin bile gözünden kaçamaz.