Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bilime Yön Verenler

Marie Curie - Bilim Uğruna Feda Edilen Bir Hayat

M. Murat Sezer

Marie Curie - Bilim Uğruna Feda Edilen Bir Hayat Gönderileri

Marie Curie - Bilim Uğruna Feda Edilen Bir Hayat kitaplarını, Marie Curie - Bilim Uğruna Feda Edilen Bir Hayat sözleri ve alıntılarını, Marie Curie - Bilim Uğruna Feda Edilen Bir Hayat yazarlarını, Marie Curie - Bilim Uğruna Feda Edilen Bir Hayat yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Reklam
Tekrar tekrar yaptığı deneyler sonucunda Marie uranuum ışınlarının elektriksel etkilerinin hep sabit kaldığını, ne ışıktan ve isidan, ne de uranyumun katı ya da toz, kuru ya da nemli, saf ya da bileşik -başka elementlerle birleşmiş- halde olmasından etkilendiğini gözlemledi. Değişik uranyum bileşikleriyle yaptığ deneylerde uranyum elementinin oranı daha yüksek olan bileşiklerin daha şiddetli ışınım yaydığını, diğer bir deyişle ışınların şiddetinin bileşiğin fiziksel ya da kimyasal özelliklerine değil, yalnızca bileşikteki uranyum miktarına bağlı olduğunu anladı. Derken hiç beklenmedik bir şey oldu: Marie yalnız uranyu- mun ve uranyum bileşiklerinin değil, toryumun da benzer ener- jide ışınlar ürettiğini fark etti. Araştırmasını genişletmesi ge- rektiğine karar verdi ve birçok bileşiği test etmeye başladı.
Uranyum Işınları
1896 Şubat'ında fizikçi Henri Becquerel kendisini hayretler içinde bırakan bir keşifte bulunmuştu: Uranyum tuzu kristalleri bir fotoğraf plakası üstüne konulduğunda, plaka da siyah kâğıda sarılıp çekmecede birkaç gün bekletilirse kristaller plakayı etkiliyordu. Kristallerin biçiminde, plaka üstüne kenarları belirgin bir görüntü çıktı. Becquerel bu olayın ışığın etkisinden kaynaklanmayacağını bildiği İçin uranyum tuzunun işın' yaydığı hipotezini geliştirdi. Dolayısıyla Becquerel karanlıkta fotoğraf plakalarını etkileyen bu gizemli yayınımlara IŞIN adını verdi. Bu uranyum tuzlarına ilişkin bir olay olduğu için de bu ışınları 'uranyum ışınlar diye adlandırdı.
Marie'nin üzerinde Bronya'nın kayınvalidesinin hediye ettiği basit ama kullanışlı olduğu için özellikle seçilmiş bir giysi vardı -lacivert renkteki bu elbiseyi Marie laboratuvarda yıllarca giyecekti. Marie'nin daha sonraki anlatımına göre bu evlilik "serveti olmayan ama yaşamını, şans eseri tanıştığı, kendisi gibi serveti olmayan bir öğrenciyle paylaşmak isteyen bir erkeğin" hedefine ulaşmasını sağladı.
Pierre, Marie Sklodowska'ya bağlılığı hariç, hayatta yaptığı her şeyde kararsız kaldığını yazacaktı.
Reklam
"Hayatımızı yan yana geçirsek, düşlerimiz bizi hipnotize etse ne güzel olurdu... senin vatanseverlik düşün, bizim hümanist düşümüz ve bizim bilim düşümüz. Bütün bu düşler içinde sonuncusu, bence akla yatkın tek düş..."
Çok romantik bir hediye olmuş :)
Ama Marie bambaşka biriydi. Verdiği ilk armağan bir çiçek değildi; ona yayımlanan en son çalışmasının bir kopyasını vermişti: "Fiziksel Olgularda Simetri: Bir Elektriksel Alanın ve Bir Manyetik Alanın Simetrisi” başlıklı bu armağanın üzerini "yazanın saygıları ve dostluğuyla" diye imzalamıştı.
"Dahi bir kadınla", "kendisinin yaradılışını ve ruhunu anlayan" biriyle tanışmıştı.
Reklam
Marie vs Pierre'in tanışması
Yirmi yedi yaşında ve doğal olarak açık renk tenli olan kadın, tipik Slav hatları ve keskin, zeki bakışlarıyla güzel bile sayılabilirdi. Fransızcasında yalnızca çok hassas kulakların ayırt edebileceği derecede hafif bir Polonya aksanı vardı. Erkek ise kadından on yaş kadar büyüktü ve içindeki hayalperest şair birazcık dış görünüşüne de yansımıştı. Ancak bu iki kişiyi Paris'te bir araya getiren boş kalpleri değil, bilimsel araştırmaya olan gereksinimleriydi. "Odaya girer girmez balkona açılan camlı kapı tarafından çerçevelenmiş olarak ayakta duran, kumral saçlı, iri parlak gözlü bir adam algıladım. Yüzünün ağırbaşlı ve yumuşak ifadesini fark ettim; aynı zamanda tavrında da düşüncelerine gömülmüş bir hayalperesti çağrıştıran belli bir dalgınlık hissettim. Bana sade bir içtenlik gösterdi ve onu çok sempatik buldum. O ilk tanışmadan sonra beni tekrar görmeyi, ikimizin de ilgisini çeken ve görünüşe göre ben- zer görüşler taşıdığımız bilimsel ve toplumsal konularda o akşamki konuşmamıza devam etmeyi arzuladığını belirtti."
İşte Ahlak
dört yıl sonra Marie ilk maaşını aldığında verilen bursun tamamını başka yoksul bir Polonyalı öğrenci için kullanılmak üzere geri verdiğinde çok şaşırmışlardı.
Bu denli disiplinli şekilde sürdürdüğü yoğun çalışmaların yaşamının diğer yönlerine getirdiği kısıtlamalar Marie'yi duraksatmamış, aksine kendini tek başına çalışmaya adamış olması ona mutluluk veriyordu: "Gördüğüm ve öğrendiğim her yeni şey beni çok mutlu ediyordu. Sanki yepyeni bir dünyaya, bilim dünyasına adım atmıştım ve bu dünyayı artık özgürce keşfedebilme olanağına sahiptim."
"Gördüğüm ve öğrendiğim her yeni şey beni çok mutlu ediyordu. Sanki yepyeni bir dünyaya, bilim dünyasına adım atmıştım ve bu dünyayı artık özgürce keşfedebilme olanağına sahiptim."
"Zamanımı dersler deneysel çalışmalar ve kütüphanelerde ders çalışma arasında bölüştürüyordum. Akşamları ise kimi zaman gece yarılarına kadar odamda çalışıyordum."
99 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.