Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kitap 1: Sayı ve Nesne

Matematik ve Metafizik

Ahmet Ayhan Çitil

Matematik ve Metafizik Sözleri ve Alıntıları

Matematik ve Metafizik sözleri ve alıntılarını, Matematik ve Metafizik kitap alıntılarını, Matematik ve Metafizik en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kant’a göre akıl, görüsel karşılıkların idrakini mümkün kılan unsurların bir bölümünü barındıran bir yeti değildir. Aklın faaliyeti, Kant’a göre, müdrike yoluyla kavranan nesneler üzerinden yürüttüğü muhakemelerden ibarettir. Bu nedenle Kant, akla ait saf unsurları (aklın idealarını), muhakeme biçimlerinin tasnifinden yararlanarak belirleme yoluna gider. Akıl Kant’a göre, tecrübenin tesisini mümkün kılan bir yeti olmadığından, aklın tecrübeye ilişkin kullanımı “tesis edici” değil, “düzenleyici” olmak durumundadır. Aklın “tesis edici” kullanımı, Kant’a göre, Schein’a yol açtığından, aklın faaliyeti transandantal analitiğin değil, transandantal diyalektiğin konusuna girmektedir. s. 52
“Schein, transandantal düşüncenin temel kavramlarından biridir. Kant, bu terimi, Birinci Kritik’inde üç ayrı anlamda kullanmaktadır. Terimin bir kullanımı, kurmaca (fiktif) olana, yani nesnel bir zemini olmaksızın muhayyilenin kendiliğinden ürettiği şeylere karşılık gelir. Kant’a göre tezahürler, bir Schein’nden ibaret, yani fiktif değildirler; onlar kendi oldukları haliyle bilemediğimiz kendinde-şeyin, hissetme yetisinin formları olan uzay ve zamana tabi olan temsilleridirler. Ancak hissetme yetimizin formlarından ibaret olan uzay ve zamana nesnel gerçeklik atfedildiği anda tezahürler, fiktif olana dönüşür.” s.26
Reklam
Kant, Birinci Kritik’te temel amacının metafiziğin bir bilim haline getirilmesi olduğunu öne sürer. Kant’a göre matematik ve doğa bilimi, “bilimin emin yoluna” girmişlerdir. Ancak metafizik için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Kant’a göre insan aklı, nesnelere ilişkin bazı soruların cevaplarını, aklın kendi sınırlarını aşarak aramakla “malul” bir yetidir. Metafiziğin bir bilim haline getirilmesi, bir yandan transandantal anlamda Schein’a kapılmaksızın aklın faaliyet gösterebileceği alanın sınırlarının çizilmesini, öte yandan ise aklın hangi şekilde bu sınırları aşarak kendi unsurlarını ve imkanlarını transandantal anlamda Schein’a kapılacak bir biçimde kullandığını göstermekle mümkündür.” s.25-26
”Ancak aklın metafizik [...] yaparken kapılmaktan kendini alamadığı Schein, terimin yukarıdaki iki kullanımından daha farklı bir anlama sahiptir ve transandantal düşüncede büyük öneme sahip olan da Schein’ın bu anlamıdır. Kant, transandantal Schein olarak adlandırdığı bu kavramı şu şekilde açıklar: Akıl, deneyimden başka bir kullanım alanı olmayan ve dolayısıyla doğru kullanımları konusunda bir deneyimden başka bir ölçüte sahip olmadığımız ilke ve kavramları (kategorileri) deneyimi aşacak şekilde muhakemelerinde kullanırsa transandantal Schein’a kapılmış olur.” s. 26-27
Bugün matematik yapmaktan anladığımız, biçimsel bir dizge içerisinde ifade ettiğimiz birtakım önermelerden yeni önermelere geçmekle ilgili bir etkinlik gibi görünüyor. Öte yandan, söz konusu biçimsel dizgenin kendisinin ya da sözü edilen önermelerin fiziksel anlamda uzay-zamanda bulunduklarını söyleyebilir miyiz? Biçimsel dizgeyi oluşturan işaretlerin nasıl olup da bir başka şeye işaret edebildiklerini fiziksel kiplikleri kullanarak açıklayabilir miyiz? Bu soruları kolaylıkla “evet” diye yanıtlayamıyoruz. Bu sorulara yanıt verememek de, “Biz matematik yaparken neredeyiz?” sorusunu yanıtsız bırakıyor. s.13
Kant’ın Schein’ı kullandığı bir başka anlam ise “yanılsama” terimiyle karşılanabilir. Kant ampirik Schein’dem söz ettiğinde bu anlamı kastetmektedir. Bu anlamda Schein kavramı, ampirik muhayyilenin yargı yetisini yanıltması sonucu ortaya çıkan yanılsamaları ifade eder. Kant buna örnek olarak optik yanılsamaları verir.” s.26
Reklam
“Kant, bu asli yetilerin her birini, a posteriori nesnenin terkip ve tesisinde esas teşkil eden bir işlevle belirler. Hissetme yetisi, temsillerin bir araya toplanmasını ve bir arada tutulmasını temin eden bir icmal etme işlevine sahiptir. Görüsel karşılıkların terkip ve tesisinin (idraka ait belirlenimleri taşımayan) malzemesini oluşturan çoklu, idrakin kendiliğinden faaliyetine, hissetme yetisinin bu icmal etme işlevi vasıtasıyla sunulur. Muhayyile, hissetme yetisi yoluyla edinilen ve icmal edilmiş bulunan temsilleri terkip etme işlevini yerine getirir. Algılayanın kendini idrakini temin eden transandantal fiil ise, hem hissetme yetisi vasıtasıyla edinilen temsillerin bir birlik içerisinde icmal edilmesini ve aynı transandantal fiil vasıtasıyla tesis edilen Saf Ben’e ait olmasını hem de muhayyile vasıtasıyla terkip edilene birlik verilmesini temin eder. Bu transandantal fiilin analitiği ve tecrübenin oluşumundaki işlevi aslidir. Şu an için belirtilmesi gereken nokta, hem hissetme yetisinin icra ettiği icmal etme işlevinin hem de muhayyilenin icra ettiği terkip faaliyetinin ancak algılayanın kendini idrakini temin eden bu transandantal fiil itibariyle bir anlamının olabileceğidir. İcmal edilene birliğini veren bu fiilin esas işlevi, uzay ve zamanı çok özel bir manada bir birlik içerisinde kavrıyor olmasıdır. Bu kavrayışın mahiyetinin anlaşılabilmesi tecrübenin tesisinin kuşatılabilmesi için asıldır.” s. 35
“... Bizim, nesne kuramı bağlamında ele almak istediğimiz anlamıyla yargı yetisi, Kant’ın ifadesiyle, düşünme yetisinin tamamını kapsayan, düşünme yetisiyle bir ve aynı yeti olarak yargı yetisidir. “Yargı” ile “nesne” arasındaki bağıntı, Kant’ın nesne anlayışının merkezinde yer almaktadır. Birinci Kritik’te sunulan tanımıyla yargı, bir temsilin ya da tasavvurun, bir idrak fiilidir. Kant ancak tamsillerin görüsel karşılıklarla dolaysız bir bağıntısının bulunduğunu, bu itibarla da yargıların, görüsel karşılıkların dolaylı (yani tasavvur aracılığıyla kaim olan) temsilleri olduklarını ifade eder. Temsillere, sözü edilen biçimde birlik verilmesi suretiyle görüsel karşılıkların terkip ve idrak edilmesini temin eden de esas itibarıyla targılardır.” s.31-32
“Söz konusu transandantal fiil, uzay ve zamanı bir birlik içerisinde tutarak dışsal his vasıtasıyla edinilenin bir bütün içerisinde tutulmasını temin eden ve kaynak teşkil eden bir düşünme fiilidir. Bir başka deyişle, düşünme yetisini faal kılan ve hissetme yetisiyle temas etmesini temin eden, ilk -tüm düşünme faaliyetine kaynaklık eden- düşünme fiilidir.” s.59
“Kant, a posteriori nesnenin ve görüsel karşılığının terkip edilip bilince getirilmesinde rol oynayan asli (öznel) kaynakları ve yetileri, algılayanın kendini idrakini temin eden transandantal fiil, muhayyile ve hissetme yetisi olarak belirler.” s. 34
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.