Bana öyle geliyor ki, bir tek insana, yüz
milyonlarla insana, tek ağaca, bütün ormana, birtek düşünceye, fikre, birçok düşünceye ve fikre aşık olmadan yaşamak, yaşamak değil.
O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev.
O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruli
hanımeli
açan eve.
Bu arada Peyami Safa aramızdan ayrılmış bulunuyordu.
Bizlere karşı amansız bir saldırıya geçmişti. Artık ne komünistliğimiz ne sahtekarlığınuz kaldı. En iğrenç iftiralardan, en çirkin küfürlere kadar her hücum aracını kullandı. Maksadı
bizi yıkmaktı. Özellikle, aradaki tartışmalarda hakkından gele-
mediği Nazım'ı gençliğin gözünde küçük düşürmek ve hükümete jurnal etmekti. Nazım artık dayanamadı. Dördüncü cevabını ona ayırdı. Bu defa Nazım Hikmet, en ağır toplarını kullanarak Peyami'ye karşı yaylım ateşi açmıştı. Peyami zeki ve kabiliyetli bir adamdı. Fakat yüksek tahsil görmemiş, bütün bilgilerini Larousse adındaki Fransız ansiklopedisinden almıştı. Ayyaştı. Esrar kullanırdı. Son derece ahlaksızdı.
Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı
Nazım Hikmet ömrünü,
Bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşcesine
Yaşadı.