Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mazda İnancı ve Alevilik

Ethem Xemgin

Mazda İnancı ve Alevilik Gönderileri

Mazda İnancı ve Alevilik kitaplarını, Mazda İnancı ve Alevilik sözleri ve alıntılarını, Mazda İnancı ve Alevilik yazarlarını, Mazda İnancı ve Alevilik yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mazdaist öğretiye göre, tüm varlıklar tanrinin ruhsal düşüncesinin hükümranlığından çıktılar. Bu ilk çıkış noktası yaşamın biricik kaynağı, varlıklar arasındaki bağ ile bağlılıklanının ve oluş nedenidir. Evrendeki varlıkların arasındaki bağlar ve birbirlerine bağlılıklarının kaynağı birliktir. Bu varlıklar arasındaki birliktelik aynı zamanda varoluş ve gelişmelerin de sürecidir. Bilgi ile tannrıyı tanıma, gelişmenin ilk şartıdır. Her kim bu temel şarttan ayrlır ve bunu günlük yaşamında pratikte uygulamazsa, durumu anlamadığı gibi sonsuzla olan bağlantısını da kaybeder ve mutluluğa ve amacına eremez. Nasıl ki ruhsal, görünmeyen düşünce hükümranlığında birlik telik vurgulanıyorsa, görünen oluşum ve varlıkların aleminde ilk temel prensip olarak ikilik kabul edilmektedir. Evrendeki görünen tüm oluşum ve varlıklar, doğanın ilk gücünün bölünmesi ile meydana gelmiştir. hiç bir varlık ilk gücü tam olarak alıp bünyesinde barındırır halde değildir. tüm görünen gerçek varlıklar, yalnızca ilk gücün görünen parçaları olduklarından, onu bir bütün olarak temsil edemezler. yalnızca bazı özellik ve nitelikleri temelinden, ilk gücün parçacıkları olduklarini belli ederin bir varlık ilk gücün dağılmış güçleriyle parçalanmış görünümlerini kendinde birleştirerek geliştirir ise, o varlık tanrisallaşır ve bu yaşamında amacına kavuşmuş olur. çünkü o yaşamındaki ikiliği terk ederek birliğin alemine gitmiş olur.
Mazda İnancı ve Alevilik
Mazda İnancı ve Alevilik
Bir Alevi deyişinde, "Noktada gizlidir esrarı Yezdan" denirken, bu noktada tanrı sırrının gizli olduğu açıkça vurgulanmaktadır. Burada tanrı isminin yerine kullanılan Yezdan, bölge dini inançları içerisinde yalnızca Mazda inancının tanrısı Ahura Mazda’nın diğer bir ismi olduğundan, Mazda inancı ile Alevilik arasındaki ilişki açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu konuda bir Alevi şairi şöyle der: Alemde meşhud olan bu devran, Tekamül içindir kemale doğru, Her nokta cevval her zerre reksan, Uçup giderler visale doğru. Burada, yine evrimin mükemmele doğru olduğu vurgulanırken, başlangıcın ise zerreciklerden veya noktalardan oluştuğu ve bunların kendilerini evrimleştirdikleri ve mükemmele doğru yol aldıkları belirlenmektedir. Genci bir deyişinde bunu şöyle belirler: Nokta-i vahidden ademe geldim, Ne ihsanem bu ihsandan içeri, Anda nihan oldum, remzini bildim, Ne irfanem bu irfandan içeri. Burada oluşumun evriminde noktadan başlayarak, insana kadar kendini evrimleştirerek geldiği açıkça belirtilmektedir. Ayrıca bu evrim ve oluşum sürecindeki gelişmelerle oluşan bilgi ve tecrübenin kendi içinde gizli olduklarını da belirlemektedir. Zerdüşt'ün, "Evrenin oluşumunda tanrı Ahura Mazda'nın ilk var ettiği bir damla su idi” belirlemesi, bu anlatımların konumu ile aynı şeyi ifade ederken, Alevi büyüklerinin bir katre su ile açıkça kastettikleri de aynı şeydir. Böylece Alevilerin oluşum ve evrim konularında Mazda inancı ile aynı yönlü ve şekilde bir inanca sahip oldukları geçmiş bölümlerde anlatıldığı gibi burada da ortaya çıkmaktadır.
Reklam
Zerdüşt öğretisinde bu ruhsal güçlerin her şeyi oluşturmaları şöyle anlatılır: “Ve kendinden tüm varlıkları oluşturdu. Varlıkları oluşturunca onları gövdesinde taşıdı. Böylece devamlı olarak çoğalıp büyüdü ve her şey giderek güzelleşti. Ve sonra diğerlerini birbirini arkasına gövdesinden var etmeye başladı. Ve sonra kafasından göğü, Ve yeri ayaklarından var etti. Ve suları göz yaşlarından, Ve bitkileri tüylerinden, Ve ateşi kendi anlamından var etti. (Riv. Dat. Den. XIVI 3-5, 11.13.28). Burada esas olarak anlatılanın tanrının kendisi, yani Ahura Mazda olduğu açıkça belirtilmektedir. Bu anlatımla Kürt halkının tanrıyı neden Xa-de (kendini veren veya kendinden veren) diye adlandırdıkları da ortaya çıkmaktadır. Böylece uzayda var olan, görünen ve görünmeyen her şey tanrının görünen veya görünmeyen parçalarıdır. Bu varlıklardan biri olan insan da tanrının bir parçasıdır. Diğer tüm varlıklarla ortak özelliği, hepsini tanrının kendisinden birer parça olarak var etmiş olmasıdır. Bu temelde tüm varlıklar ve insan tanrının parçaları olarak kutsaldırlar. Yine burada tanrının, oluşturduğu varlıkları gövdesinde taşıdığı ve onların büyüyüp çoğalmaları sonrasında, gövdesinden bıraktığı belirtilir. Bu anlamı ile yine Kürt halkının doğaya neden Xa-za (kendini doğurdu veya kendinden doğurdu) dedikleri de ortaya çıkmaktadır.
Bu durum bizi İslamiyet öncesindeki Mazda inancının tanrı ve insana bakış açılarını araştırmaya götürmektedir. Mazda inancının mitolojisine göre: "Evrende henüz hiçbir şey yokken tanrı vardı. Tanrı evrendeki görünen ve görünmeyen her şeyi kendi bedeninden yaptı ve bunları kendi bedeni içinde sakladı. Bir süre sonra bunlar büyüyüp çoğalınca da bunları serbest bıraktı." Bu anlamda evrendeki görülen ve görülmeyen tüm varlıklar tanrının bizzat kendi bedeninden yaptığı veya verdiği parçaları ya da çocukları olup, diğer dini inançlarda anlatıldığı gibi yoktan var edilerek yaratılmamışlardır. Böylece tanrının kendi bedeninden yapıp verdiği evrendeki görünen ve görünmeyen her şey tanrının bizzat parçaları veya çocukları olunca, onların tümünde de tanrının kendisi vardır. Çünkü parça bütünün tüm özellikleri ile niteliklerini bünyesinde taşır. Bu mitolojide Kürtçe tanrının ismi olan “Xa de, Mazda, Ezda” gibi deyimler öz anlamlarını bulurlar.
Aleviliğin marifet kapısına varılmasına geçişini bir şair şöyle belirlemektedir: Ey tecella-yı cemali, ey vechi Süphani reşid, Lütfun ve kahrın bana hepsi de reyhan görünür. Zulmetin ve nurun ile öyle alıştı ki ruhum, Tavr-ı aşktır görünen, didemde Yezdan görünür. Bu belirlemelerde tanrı olarak anılan Yezdan'ın İslamiyetle hiçbir alakası olmadığı gibi, İslamiyette Allah'ın Yezdan diye bir ismi yoktur. Bilindiği gibi Kürdistanın İslamiyet öncesindeki inancı olan Mazda inancında tanrı Ahura Mazda'nın bir ismidir.
Aleviliğin tanrı ve insana yaklaşımı temelindeki felsefesinin, Kürdistan coğrafyasında geçmişte büyük bir etkinliğe sahip olan Mazda inancı ve bu temeldeki Zerdüşt öğretisinden kaynaklandığı veya o inanç felsefesinin günümüzdeki sürdürülme şekli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu inancın ve Zerdüşt öğretisinin felsefesinde tanrı olan Mazda, Zazacada "Maz" biz, “da” ise verdi yani bizi veren anlamındadır. Yine Kürtçenin Kurmanci şivesinde Ezda, “Ez” ben, “da” verdi, anlamındadır ve beni verdi demektir. Aynı şekilde Kürtçenin Kurmanci şivesinde hâlâ tanrı ismi olarak kullanılan “Xade” deyiminde “Xa” kendi, “de” ise vermek anlamındadır ve kendini veren manasına gelir. Bunlar ve bu inançta tanrı adı yerine kullanılan deyimlerde tanrı, veren veya kendi varlığından veren olup yoktan var eden değildir. Bunun, öz ve anlam itibarı ile Aleviliğin tanrıya ve insana bakış felsefesine uygun olup hatta aynilik içerisinde olduğu açıktır.
Reklam
M.M. Van Bruinessen, "Ağa, Şeyh ve Devlet, Kürdistan'ın Halk Yapısı ve Politikası” adlı eserinde şöyle der: ....Kürdistan'da Şafii ve Şii dini inançların yanında, eski dini inançlarının etkilerini güçlüce devam ettiren dini inançlara da Kürt halkı arasında rastlanmaktadır. Bunlardan en büyük grup durumunda olan Aleviliktir. Alevilik Kuzeybatı Kürdistan halkı arasında etkindir. Bu alanlardaki Alevi Kürt halkının bazı kesimleri devamlı İslamiyetin etkisi ve propagandası altında kalmıştır. Fakat Dersim alanındaki Alevi inancını İslamiyetle bağdaştırmak mümkün değildir. Tespitlere göre Kürt Alevilerin büyük çoğunluğu, Kürtçenin Zaza şivesiyle konuşmaktadırlar. Bu doğru olmakla beraber, Kürtçenin Kurmanci şivesiyle konuşan belirli bir Alevi kesimi de vardır.
Bu tabulu dini inançların kutsal kitaplarında yazılı olanların tanrı sözü olarak kabul ettirilmesi ve bunların tanrının aracısı olan peygamberi tarafından ifade edilmiş olması yaklaşımı temelinde inananlarının hiçbir şekilde şüphe etmeden doğru olarak kabul etmeleri zorunluluğunun yanında, bundan şüphe etmenin tanrıdan ve onun peygamberinden şüphe ile eşanlamlı olduğu ve çok büyük bir suç ve günah sayılması gerektiği doğal sonucunu getirmiştir. Ancak tanrı ile insan arasına bir aracının, peygamberlik makamının bu dini inançlarda yerleştirilmesi sonrasında, her tartışma bir şüpheyi doğurduğu için ve dolayısıyla tanrı ile peygamberin sözlerinin doğruluğundan şüphe anlamına geldiğinden, tartışmalar ortadan kalkmış, kendilerinden olmayanların inançsız, tanrısız, kitapsız, dinsiz oldukları ve dolayısıyla da kötü oldukları sonucuna varılmıştır. Böylece de bunların ya o dine zorla kazandırılması veya imha edilip tanrı adına mal ve canlarının yağma edilmesi yönelimi başlamış ve gelişmiştir. Bilindiği üzere her inanç veya dini inanç kendisine göre ve kendisini diğer inançlardan ayıracak şekilde bir yaşam felsefesi dayatır. Bu felsefe o inancın veya dini inancın mensuplarının yaşamlarında her alanda belirleyici olur. Bu inanç mensuplarının yaşama yaklaşım tarzları ile onların ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi yaklaşımlarını ve kutsal değerlerini de belirler. Bunun benimsenmesi ile özümsenmesi ve ona bağlı olarak yaşanması, o inancın benimsenme konumunu ortaya koyar ve inananları tarafından istisnasız uyulması zorunlu olduğu için aykırı hareket veya şüphe büyük günah veya cezayı gerektirir.
Tek tanrılı inançların bölgede gelişmesi sonrasında bölgenin en etkin inancı, Avesta adlı kutsal kitabı ile Mazda inancı, bölgenin ilk kitaplı inancı iken, yine Mandear ve Mani inancı kitaplı inançlarken, günümüzde bunlardan hiç bahsedilmeden, sadece kitabi dini inançlar olarak kabul edilen Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet kabul görmektedir. Kitabi olarak kabul edilen bu dini inançların bölgeye hâkimiyetlerini kurmaları sonrasında, inançlara tabular yerleştirildi, kulla tanrı arasına aracılar konuldu.
Heredot ve Eflatun'a göre ilk Zerdüşt, Eflatun'dan 6.000 yıl önce yaşamıştı. Kurduğu inanç öğretisi ve sistemi tüm diğer inanç öğretilerinden çok daha eskiydi. Bölgenin tüm diğer inanç sistemleri Yahudilik, Hıristiyanlık, Budizm, yeni Pisagorizm, yeni Platonizm, Maniheizm ve İslamiyet Zerdüşt öğretisinin tanrıda birlik “Monizm” öğretisini temel almışlardır. Eflatun'un felsefesinin merkezi noktası kendi düşünceleridir. Eflatun'un düşünceleri ise esas olarak Zerdüşt düşüncelerini temel alır veya kaynağını orada bulur. Pisagoras, Sokrat ve Eflatun, Zerdüşt öğretisinin öğrencileri olup, Sami kaynaklarına göre bunlar Harrani olarak nitelendirilirler. Yani bu kişilikler Harran üniversitesinde ya öğrenim görmüşler ya da öğretilerinde büyük oranda bu üniversitenin öğretisinin etkisinde kaldıklarını ortaya koymuşlardır. Bu temelde Yunan filozofisinin temel ilke ve yönelimi Zerdüşt öğretisinden kaynaklanır.