“…Doğrusunu söylemek lâzımsa ben, o hayâtı bilmek ve öğrenmek için yazmak istemiştim. Okurken ve yazarken bâzen gözyaşlarımı tutamadım. Bâzen de Âkif’in o temiz pırıl pırıl, düşmanlarının bile inkâr edemediği berraklıktaki hayâtının içine girince, zamânımızı istilâ eden kirlerden ve paslardan temizlendiğimi hissettim. Zaman zaman o çok çileli hayâtın hüznünü rûhumda olanca ağırlığıyla hissederek yazmaya ara vermek ihtiyâcını da duydum. Bu Âkif’le çıkmaya cesâret ettiğim zor ve çok hüzünlü bir yolculuk oldu…”