Melayê Cizîrî Hakikat ve Mecaz Arasında Bir Sufinin Portresi Sözleri ve Alıntıları
Melayê Cizîrî Hakikat ve Mecaz Arasında Bir Sufinin Portresi sözleri ve alıntılarını, Melayê Cizîrî Hakikat ve Mecaz Arasında Bir Sufinin Portresi kitap alıntılarını, Melayê Cizîrî Hakikat ve Mecaz Arasında Bir Sufinin Portresi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sufiler, ilahi aşkın azameti karşısında hayran kalıp şaşkınlık geçirmeyi şarap metaforuyla açıklamışlardır. Ekseriyetle şarap metaforu maddi anlamdan ziyade ezeli ve ebedi ilahi güzellik karşısında kendinden geçme ve vecd halini ifade etmektedir. Şarap metaforunun kullanılmasının sebebi olarak sufinin ilahi aşkın sonsuz güzelliği karşısında sevincini, coşkusunu, heyecanını ifade etmek içindir. Hiç şüphesiz şarap metaforunun zahirine, literal anlamına takılıp kalmak batınındaki hikmeti, anlamı kaçırmamıza neden olacaktır.
Mela, kendisinden önce tevarüs eden şarap metaforunu ilahi aşkın güzelliğini, haşmetini ifade etmek için sıklıkla kullanmıştır. Mela'nın ilahi aşk karşısında içtiği şarabın aşk şarabı olduğunu şu dizeler ortaya koymaktadır:
Ji ezel Heq bi Melê daye ji 'işqê qedehek
Ta ebed mest û xerab în ji meya wê qedehê
Hak Teâlâ aşk şarabından bir kâse sunmuş Mela'ya ezelde İşte o kadehin şarabından mest ve sarhoşuz tâ ebede
Mela'ya göre aşk şarabından içen kimse kendisine yöneltilen eleştirileri dikkate almamalı, hak yol olarak gördüğü "aşk dini"ne olan sadakatini devam ettirmelidir.
Mela'ya göre 'enel-hak' sözünün sırrını anlamak için derin bir aşk gerekir. Onun Hallac'a göndermede bulunduğu beyitleri şunlardır:
Hostayé işqê dil hevot ser ta qedem hingî disot Remza enelheq her digot bawer bikin Mensür e dil
İstila etti gönlü aşk üstadı yanıp tutuştu o anda baştan aşağı
Tekrarlamakta enel-hak remzini inan şimdi Mansur'dur gönül
Ji enelheq bi leben le'li xeberdari buwin
Bi gulaba serė zulfa xwe te Mensûri kirîn
La'l dudaklarla haberdar olduk enel-Hak'tan Zülüflerinin çengeline Mansür eyledin bizi
Mela'nın bu beyitlerinden Hallác'a ait sözü bir ittihad ve hulül olarak görmediği aksine bunun varlığın birliği için ifade edilmiş bir söz olarak ele alınması lazım geldiğini düşündüğü anlaşılmaktadır. Zira varlığın birliği, bir ittihad ve hülul değildir. İttihad ve hülulun ikisinde de iki varlık sözkonusudur. Oysa vahdetü'l-vücud'ta iki varlık yoktur.
Mela’ya göre varlık, ezelî ve kadîm nurun bir yansımasıdır.
Ezelî nur, Tanrı’nın zatı iken; görünem alemdeki varlıklar da ezeli nurun yansıması olan nurlardır.