Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Melekler Zamanı

Iris Murdoch

Melekler Zamanı Sözleri ve Alıntıları

Melekler Zamanı sözleri ve alıntılarını, Melekler Zamanı kitap alıntılarını, Melekler Zamanı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birini sevebilmek için insanın önce kendini sevmesi gerekiyordu. Birine yürekten gülümseyebilmek için, gülmeyi biliyor olması gerekiyordu.
Aşk bir evrendi. Sonsuzluğun içinde, milyarlarca tür barındıran, kimi ateşten, kimi ışıkan, kimi dumandan, kimi yeşilden, kimi beyazdan, kimi sudan, kimi topraktan... Milyonlarca farklı yıldız, canlı, cansız ve bilinmezden oluşan evren kadar zengin... Milyonlarca şarkıya,siire ilham olacak kadar bereketli...
Reklam
Herşeyin bir zamanı var diyorlardı ya. İşte "o zaman" bitirme zamanıydı. Yürek başka söylerken, gurur başka söylüyordu. Ruh ozgürlük verirken, akıl esir ediyordu kendine. Kim örüyorsa ağ­ları, ilmekler yalan yanlış geçiyordu dizgiye. Kim yazıyorsa ya­zıyı, harfler yalan yanlış düşüyordu satırlara.
Çoktan vazgeçmiş olması gereken bir varsıllık, giyinmişlik duygusu ikona yüzünden sürüp gitmişti. O nesne bütün yitirdiklerini, sevgili yakınlarını, yaşadığı yılları, Rusya’yı sanki yoğunlaştırıp odaklamış ve simgesel olarak elinde tutmasına neden olmuştu. İkona durdukça o öbür şeyler de tümden yitip gitmemiş gibi gelmişti ona. Oysa kendisinin her şeyi yitirmiş biri olduğunu bilmesi gerekmez miydi, her zaman?
Sayfa 133Kitabı okudu
Mutluluk denen Tanrısal bağışın bu bağışa inananlara verildiğinin bilincindeydi. Ömrünün büyük bölümünde kendisi bunu umursamamıştı. Bunu, kendisine açık olan olasılıklardan biri olarak düşünmemişti. Yaşamının mutluluk payını altı yaşından önce tüketmiş gibi gelmişti ona.
Sayfa 242Kitabı okudu
Dünyada insanları en mutlu ve özgür kılan şey, başka insanların içeride kapalı olduklarını, acı çektiklerini görmektir.
Reklam
Karar verdiği anda şu ölümlü dünyadan çarçabuk ve acısızca ayrılmasına yetecek kadar uyku hapı stoklayıp köşesine koymuştu çok önceden. Küçük şişedeki kıymetli özgürlük tabletlerini sallarken, bu dünyada, koşullu olarak, günbegün kalmayı kendi seçtiği için kaldığını düşünmek içini can veren bir heyecanla ürpertirdi.
Bir gün Eugene onu bir odada boğulurcasına hıçkırır bulmuş ve böylece önünde yepyeni, korku ve muamma dünyaları açılmıştı. Büyüklerin ağladıklarını hiç bilmezdi, hele böylesine ağlamak. Kendisi de dehşet içinde, sesli sesli ağlamaya başlamıştı. Büyükler böyle ağlayabiliyorsa dünyada güvenlik yok demekti.
Sayfa 240Kitabı okudu
Vatanını yitirmişti. İmanını da yitirmişti. Rus kilisesinin o kocaman, karanlık, ışıltılı, kuytu koynu onun için bir yuva, bir ev olmuştu çocukluğuyla gençliğinin uzun yılları boyunca. Sakallı bir Rus olan Tanrı o karanlıkta onun yakarılarıyla dualarını dinlemiş, kusurlarını azarlamış, suçlarını bağışlamış, onu sevmişti. Sonra yavaş, çok yavaş olarak, binanın aslında bomboş olduğu Eugene’in kafasına dank etmişti. O ulu varlık gölgelerin bir oyunundan ibaretti. İçeride hiçbir şey yoktu, karanlıktan başka.
büyükler böyle ağlayabiliyorsa dünyada güvenlik yok demektir
87 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.