Nefret eden kişi, nefretini sürdürdüğü sürece, ‘kendisi’ değildir zira. O, kendisi değil, düşman bellediği kişinin zıddı, başkasının karşıtıdır. Hayatının rotasını kendi ubudiyeti, kendi vazifesi, kendisinin yeryüzünde bulunuş gayesi üzerine kurmaz; bilakis başkasının karşıtlığı üzerine kurar, kendi varlığını bu karşıtlık ile tarif eder ve sürekli bu karşıtılıkla beslenmek ister.