O nadide semtin ruhumda mutluluk uyandiran düzenli tenha sokaklarinda yürümenin tadi bambaskaydi. Bu tat dedigim sey, hepimiz için yalnizca tek ve essiz bir yasam oldugunu hatirlatan ürpertici bir güzellikti aslinda… Bunu önlemenin bir yolu olarak mutlu hayallerimin pesinden kosup içerisinde kaybolup savrulmayi düsünmek içimi rahatlatiyordu. Iste bu ruh haliyle zihnimde kurgulamaya çalistigim romanimi düslerken o tenha çikmaz sokagin bitiminde sarabin yeni kesilmis çim kokusu ile karistigi bir hayal tufaninin içinde buldum kendimi… (Yetmisli Yillar)