...bazen asıl menfaat için bireylerin acı çekmek zorunda olduğunu. Ama acı çeken taraf olmadığın sürece kendi kendine bunu söylemek çok kolay, değil mi? Neden acı çeken taraf biz olmak zorundayız?
Eğlencelerin neredeyse tamamı ya zafer ya da felaketle sonuçlanır; ya mutluluğa ulaşılır ya da tüm umutların yok eden bir yenilgi yaşanır. Ama daima, sonun ardından yaşanan şeyler de vardır; daima ertesi sabah ya da bir sonraki gün, değişimler, kazançlar ve kayıplar olur. Hep bir adım daha ilerisi. Ta ki hiçbirimizin kaçamayacağı gerçek son gelene kadar. Ama o son bile küçüktür, bize ne kadar büyük görünse de. Hâlâ diğer herkes için ertesi sabah vardır. Evrenin geri kalan enginliği içinde o son hiç yaşanmamış gibidir. Her son keyfidir. Her son başka bir açıdan bakıldığında aslında son değildir.