Kaçıp kaçıp sığındığın saklı bir mağara yalnızlığın
ıstıraptan kandiller yak ve ısın...
Yine döndün gizli geçitlerden kendine
sözcüklerden örülmüş dehlizlere.
Dinlendirilmiş acılar mı onlar, ince duyarlıklar,
kanmaya yatkın kalbinde zulmün izleri mi onlar.
ve zamanın şefkatli ellerinden başka hiç kimse,
okşamadı seni karşılıksız
okşamadı hiç kimse.
Ölü kuşları okşayan iyi kalpli rüzgar,
ruhumu önüne kat,
Hayatımı, yolunu kaybetmiş kör bir sokak kadar yoksun hayatımı, yalnız ve yaşlı bir keşişin gözleriyle seyrettiğim hayatı.
Karantinadan hemen önce sahafa uğrayıp kitap almıştım. Bu hazine de onlardan biri. Sizde de sararmış eski kitap hastalığı var mı bilmiyorum ama ben kokularının ve sarımsı rengin müptelasıyım. Hele ki şiir kitabı oldu mu! :)
Ne siz şiiri bana sorun ne de ben anlatabilirim. Birkaç kelimeyle ifade edebilecek olursam ama; “Şiir sıcacık anne bedeni, aşktan dili anlaşılmayan sevgili ve kelimelerin bir araya gelerek oluşturduğu servet.”
Kitaba gelelim tekrar. :) 2001 basımı olması almam için yeterli bir nedendi zaten. Hem de çok makûl bir fiyata. Aşkla okudum. Sahaflardan kitap alınız! :)
Şiirsiz kalmayın kurur ruhunuz. Şiirle kalın.
Anne
Başını kaldırıp bakışını seviyorum bu şehrin, çocuk sesindeki sevinci.
Yaslanacak bir omuz mu arıyor çocukluğuma ruhum, çoktandır seyretmedim kimsede suretimi.