MEYDAN
Kitabın yazarı "Dedemin Saati" eseriyle tanıdığımız Mehmet Tuna, gerçekten usta bir kalem. Eseri okurken olaylar ve kişiler arasındaki sağlam ve şaşırtıcı bağlantılarla beni çok etkiledi.
Dönemin siyasi olayları ile sıradan insanları da çok etkileyici şekilde işlemiş.
Eserimize gelecek olursak kahramanımız Bedirhan, 11 yaşında bir çocuktur. Ailesi ile Iğdır'dan göç ederek büyük bir şehre yerleşmiştir ve ailesine destek olmak amacıyla şehrin en bilindik meydanında simit satar. Bu sırada çevresini, bir çocuk bakış açısıyla gözlemler. Çevresinde çok renkli kişiler bulunur. Bunların arasında Berduş Salih adında bir kitapçı, bir çiçekçi, kağıt helva satan ve adı Veyso olan bir çocuk, meydanın müdavimlerinden Ömer amca ve zihin engelli torunu vardır. Geri kalan kişiler ise o gün orada bulunan rastgele kişilerdir. Ya da okuyucu öyle düşünür.
Bedirhan hem simit satar hem meydanda olup bitenleri gözlemler. O sırada meydana siyah bir araçtan inen, siyah giyimli, siyah gözlüklü; elinde bazı parmakları eksik ve bir ayağı aksayan bir adam gelir. Çocuk, bu esrarengiz adamdan işkillenir ve gün boyu onu gözlemler. Bu sırada yazar, meydanda bulunan kişileri ustalıkla tasvir eder ve birbiri ile hiç ilişkisi olmadığını düşündüğümüz insanları geri planda birbirine şaşırtıcı bir şekilde bağlar.
Berduş Salih aslında kimdir?
Ömer amca göründüğü kadar masum mudur?
Meydandaki sarışın bayanların geçmişte yaşadıkları nelerdir?
Ve en önemlisi Bedirhan, siyah giyili adamın sırrını çözebilecek midir?
Mutlaka okumanızı öneririm.