Öne Çıkan Mezhepler Nasıl Ortaya Çıktı? Gönderileri
Öne Çıkan Mezhepler Nasıl Ortaya Çıktı? kitaplarını, öne çıkan Mezhepler Nasıl Ortaya Çıktı? sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Mezhepler Nasıl Ortaya Çıktı? yazarlarını, öne çıkan Mezhepler Nasıl Ortaya Çıktı? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanın fiilleri ıztırarî ve ihtiyarî olmak üzere iki grupta toplanır.
Bir insanın Türk veya Kürt olarak doğması, anne babasının filan veya falan şahıs olması, erkek veya kız olması ıztırarîdir.
Yine insanın görmesi ıztırarîdir. İnsanın istediği yöne bakması ise ihtiyarîdir. Yine insanın yürümesi, konuşması da böyledir. Adım attığında yürümesi ıztırarîdir, konuşması ıztırarîdir. Fakat istediği yöne yürümesi, istediği şeyleri söylemesi ihtiyarîdir.
İnsanın ıztırarî hadislerde tesiri yoktur. O hususta kader neyi dilemişse, öyle olur. Mesela her türlü tedbiri de alsa, başına birşey takdir edilmişse, o şey mutlaka gelir...
İşte insanın bu iki grup fiilinden ıztırarî olanlarda tesiri olmadığı için mes’ul de değildir, ama ihtiyarî olanlardan mes’uldür. Mesela görmekten mes’ul olmaz, fakat isteyerek harama bakmaktan mes’uldür...
Iztırarî olan hususlarda kaderin mahkumu olan insan, ihtiyarî olan fiillerinde kaderin mahkumu değildir...
‘Mezhepler, Peygamber Aleyhisselam’ın vefatından sonra, ayet ve hadislerde açık olarak izah edilmeyen meselelerde, kesin ve herkesin itirazsız olarak kabul edebileceği bir hüküm verebilecek otoritenin olmamasından ortaya çıktı.’
Daha önce mezhepler tarihi ile ilgili farklı kaynaklardan araştırma yapmıştım. İlahiyatta en sevdiğim dersti. Hâlâ da öyle...
Mezheplerle ilgili her kitap okuyuşumda kendimi sanki bir film şeridinin içinde buluyorum. Adeta o zamanları, insanların inancındaki taklitten ötürü yaralara sebep olması. Ve İslamiyetin yayılmasını silah ile engelleyemeyen güçlerin bu yaraları tespit edip sapık inançlı kişileri destekleyerek sahalara sürmesi...
Bahailik, Babilik, kadıyanilik gibi...
Tabi bir de ehli sünnet dışındaki tüm mezhepleri tekfir etme konusundaki esnek oluşumuza değinmek istiyorum. Eğer itikadi anlamda bir inkar mevzusu yoksa bu tür mezheplere ehli kıble deriz, kafir diye itham etmemiz gerekiyor...Bu sebeple mezhepleri ve görüşlerini iyi tanımamız gerekir.
Kitap beni bu gibi bir çok hususta aydınlattı da diyebilirim.
Sığ düşünmemek, kuru bilgilerden ziyade her inancın arkasındaki sebebi araştırmak mümin kimliğimizi olgunlaştıran meseleler...
Bu konuda daha önce hiç birikimi olmayanların zevkle okuyacağı bir eser. Bence okunmalıdır da.
İmam Ahmed bin Hanbel “Yiğitlik nedir?” şeklindeki suale şöyle cevap verdi;
“ Yiğitlik, nefsinin arzu ettiği gayri meşru birşeyi sırf Allah’tan korktuğun için terk etmendir” cevabını verdi.
“İnsan nefsi, hemen verilen bir dirhem lezzeti ileride verilecek olan bir batman lezzete tercih ettiği gibi, hemen gelecek olan bir tokat korkusundan, ileride çekeceği bir sene azaptan daha çok çekinir.”
Kitabı beğendim. Faydalı. Mezhepler günümüz de karşımıza sürekli çıkan şeyler Mezhep gidilen yol demektir . Mezhepler aslında bilmiyorsan bilene sor düsturunun sonucudur. Aslında 12 hak mezhebi varken l, 4 hak mezhebe düşmüş sayısı. Sebebi ise diğer mezheplerin taraftarının kalmamasindan kaynaklandığı söylenmektedir. Peygamber efendimiz zamanında mezhep yoktu, çünkü mezhepe gerek yoktu. Allah ve Resulü daha iyi bilir diyerek gerekli eğitimi direkt peygamber efendimizden alinmaktaydi. Mezhepler aslında toplumsal gereklere göre şekil alan bir durumdu. Mezhepler, İslam'ın temeli olan; haram, helal, ibadet konusundaki temel meseleler değil, ayrıntıda kalan ve Kur anda bizim anlamadığımız meselelerin anlatılmasıdir. Akla şu soru gelebilir. Hani Kur an da herşey vardi. Aslında var ama Allah bize akletmez misiniz? Ayetinde buyurdugu gibi. Kullarına akledin, sorgulayın diyerek manasini ilk etapta anlayamadığımız sonra alimlerden mezhep imamlarından faydalanarak öğrendiğimiz meselelerdir. Yani bazı konularda insanların istişare şuurunu geliştirmek ve tartışma ortamı yaratarak daha iyi anlamamız için Allah in bize bir lütfu, diğer sonucu ise Allah her konuyu bize açık bir şekilde anlatsa idi, bu farz olurdu ve bizim bunu yapmamız gerekirdi ki, bu mümkün değildir. Burda Allah'ın bize merhametini ve şefkatini görebiliriz. Çok şey var kitabı okumanizi tavsiye ederim. Selametle
İmam Mâlik, Peygamberimiz Aleyhisselam’ın hadislerine karşı son derece saygılıydı. Ayakta hadis yazmadığı gibi, ayakta hadis de dinlemezdi. Bir defasında hocası Ebu-z Zinad’a uğramıştı. Hocasını hadis rivayet ederken buldu. Ders halkasına katılmadan oradan uzaklaştı. Bu durum hocasının dikkatini çelti ve sonradan bunu kendisine sorduğunda şu cevabı aldı;
“Oturmam için yer yoktu. Resulullah Aleyhisselam’ın hadisini ayakta dinlemek edepsizlik olur diye ayakta dinlemek istemedim.”