Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Militan Atatürkçülük

Vural Savaş

Militan Atatürkçülük Gönderileri

Militan Atatürkçülük kitaplarını, Militan Atatürkçülük sözleri ve alıntılarını, Militan Atatürkçülük yazarlarını, Militan Atatürkçülük yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
432 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Çözüm Kemalizm, umut Türk gençliği.
Cumhuriyetimizi ayakta tutan ve çağdaşlaşma yolunda ilerleten güç , sapına kadar "milli" olan "Atatürkçü ruhu"dur. Bugünlerde ise, medyada, üniversitelerimizde, siyasilerimiz ve çok önemli mevkilere gelmiş hukukçularımız arasında; Atatürkçülükten uzak, "milli ruhsuzluk" egemen. Bu gidişle ülke bütünlüğünü koruyabileceğimiz bile şüpheli. Türkiye Cumhuriyeti, içine düşürüldüğü bu onursuz durumdan, ancak "militan Atatürkçüler" tarafından kurtarılabilir. Peki nedir "militan Atatürkçülük?" Eğer, ülkemizin bütünlüğü ve bağımsızlığı, laik Cumhuriyetimizin korunması ve yolsuzluklara karşı mücadele söz konusu olduğunda, "damarlarınızdaki asil kan" harekete geçiyor ve demokratik tüm haklarınızı kullanarak, Atatürkçüler safında mücadeleye katılmak arzu ve heyecanı duyuyorsanız; her yere sızmış etki ajanlarının (yerli misyonerlerin) karalama kampanyalarına aldırmaksızın, içinizden "sözde demokratlar"a karşı, bu demokratlıksa ben değilim diye haykırmak geçiyorsa; siz de Militan Atatürkçüsünüz demektir.
Militan Atatürkçülük
Militan AtatürkçülükVural Savaş · Bilgi Yayınevi · 200121 okunma
Çağdaş eğitimden geçmiş insanlardan kurulu toplumlar, sorunlarını çözmeye, gelişmeye çok daha yakındır. Usun (aklın), bilimin verilerini kullanır. Başkalarına kolay aldanmaz. Sömürülmez. Teknolojiyi daha iyi kullanır. Üretimi en yüksek düzeye ulaştırır. Toprağı iyi işler, verimi artırır. Hangi iş alanında olursa olsun, haklarını görevlerini olumlu yolda kullanır. Çağdaş insanın bilgileri ile donatıldığı için uygarlığın nimetlerini yaşar. Sanatsal, bilimsel , kültürel etkinliklerden yararlanır. Böyle bir toplum geri kalmışlık çemberini çok çabuk kırar. Yoksulluktan, karanlıktan kurtulur. Uygarlık yolunda hızla yol alır. Türkiye'nin her kesimine yayılmış köy enstitülerinin sayısı daha ilk yıllarda otuza, kırka, giderek yüze, hele bugünkü imam hatip okullarının sayısına, beş yüze ulaşsaydı , elli yıldır milyonlarca insanımız bu eğitimden geçseydi... Her biri okuyan tartışan, ülkemizin herhangi bir yerinde toprağa kök salıp oraları yaşanır hale getiren milyonlarca insan, kültür düzeyi yüksek, doğruları yanlışları ayırabilen, gerçekten demokrat yurttaşlar... O zaman hırsız, yalancı düzenbaz birtakım insanlar yönetim yerlerine gelebilir miydi?
Reklam
Kemalizm Batının desteği ile değil, Batıya karşın bir uygarlaşma hareketidir.
Tek parti döneminde bağımsız yargı.
Tek parti dikta dönemi diye suçladıkları dönemde yüksek yargıcın siyasal müdaheleye cevabı; "Nasyonal Sosyalist Almanya'da tek iktidar partisine ait ilke­lerin devlet organları üzerinde de bağlayıcı etkisi olabilir. Ama Türkiye'de tek parti sistemine rağmen, Anayasa'nın 54'üncü maddesinde yargıcın tüm davalarda ve kararlarda sadece kanunla bağlı olduğunu belirten hüküm yer almak­tadır. Cumhuriyet Halk Partisi'nin altı ilkesi, kanun gücünde değildirler ve dolayısıyla yargıçları hiçbir şekilde bağlamaz­lar."
Osmanlı Devleti'nin son devrinde milletin elinden sade vatanı alınmamış, tarihi, dili, sanatı, varlığı, hakları , her şe­yi inkar edilmişti. Atatürk, Türklüğün her dalda dünya uygar­lığının en ileri düzeyine çıkmasını, dünya milletleri arasında şerefli yerini almasını, büyük Türk dilini, koca ve köklü geç­mişini, Türklük varlığının bir daha haksızca çiğnenemeye­cek şekilde ağırlığını ortaya koymasını istiyordu. Bu da an­cak Türklüğün kendi şuuruna, kendi benliğine, kendi diline sarılması ile olabilirdi.
Laiklik
Laikliğin sosyal açıdan işlevi, dini, toplumu etkileyen bir öğe olmaktan çıkarıp kişisel nite­liğe büründürmesidir. Laikliğin bu yanı toplumu çağdaşlık aşamasına ulaştırır.
Reklam
Dinsel ve geleneksel kültür kalıpları ile çevrilmiş kapalı bir toplumda, yaşamın tek amacının varsayılan öteki dünya için olduğu doğrultusunda koşullandırılmış bulunan Türk in­sanı, bağımsız düşünce aşamasına ulaşamadığından, için­de bulunduğu durumu kabullenerek daha iyi bir yaşamın özlemini duymamıştır.
Sovyetler'deki Türklerin sosyalizm uğruna Ruslaştırılması­nın bir benzeri, Türklerin, yanlış anlaşılmış İslam uğruna Araplaştırılması biçiminde uygulanmıştır. Türkler, Müslü­man olabilmek için kendi Türkçe adlarını bırakıp Arapça ad­lar almanın gerektiğini sanmışlardır. Oysa, Kur'an'dan önce gelmiş geçmiş bütün Tanrı elçileri de hep Müslümandılar, ancak bunların adları Arap adı değildi. Demek ki, Müslü­man olmanın ön koşulu, kendi yerli adını bırakıp Arap adı almak değildir.
Ruslarca yanlış anlaşılan sosyalizmde sosyalist olanın Ruslaşması gerektiği savunulduğu gibi; yanlış anlaşılmış İslamda da Müslü­man olanın Araplaşması gerektiği savunulmuştur.
Köy enstitü­lerinin katilleri tarih yapraklarına kara leke olarak yazacaktır.
195 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.