Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Millet, Millet ve Enternasyonalizm

Marcel Mauss

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bütünlüklü bir millet belirli bir derecede demokratik bir merkezî iktidar ile her halükarda milli egemenlik kavramına sahip ve genellikle sınırları bir ırk, bir medeniyet, bir ahlak yani tek kelimeyle millî bir karakterle belirlenen sınırları olan, yeterince bütünleşmiş bir toplumdur. Bu unsurlardan birkaçı eksik olabilir; demokrasi Almanya ve Macaristan'da kısmen, Rusya'da ise tamamen eksikti; Belçika ve İsviçre'de bir dil birliği yoktur; Büyük Britanya bütünleşmiş bir toplum değildir (İskoçya özerk bir şekilde yönetilmek tedir). Fakat tamamlanmış milletlerde tüm bu unsurlar birbirleriyle örtüşür. Bu örtüşmeler nadirdir ancak tam da bu nedenle dikkate şayan ve eğer fikrimizi beyan etmemize müsaade varsa, daha güzeldirler. Çünkü toplumları, hayvanlar ya da bitkiler gibi ele alarak, hatta siyasal ön yargılara kapılmadan değerlendirmek mümkündür.
Bağımsızlık kavramı vatan kavramıyla kendini gösterir ve bunun birtakım sonuçları vardır: bayrak kültü, geri alınmamış topraklar düşüncesi, askerî sınırların emniyetine ilişkin kaygı, mağlubiyet karşısında duyulan intikam hissi, her türlü iç müdahaleye, egemenlik hakkına karşı yapılan her türlü saldırıya, tüm diplomatik entrikalara ve askerî tehditlere karşı direniş. ... Bağımsızlığın ikinci tezahürü ekonomiktir. Bunu da eş derecede önemli olarak kabul etmek gerekir. Bu barış dönemine kadar ve hatta günümüzde, bilinen en geniş beşeri ekonomik birlik millettir.
Reklam
“Avrupalı milletler, Fransız hukukunun tamamı gibi , Cermen ve Romalı unsurların karışımından başlayan bir evrimin ürünüdür.”
Sayfa 27
“Millet kelimesinden, istikrarlı ve kalıcı bir merkezi iktidar ile belirli sınırlara sahip olan ve göreli bir ahlaki, zihinsel ve kültürel birliği paylaşan, devlete ve devletin yasalarına bilinçli bir biçimde bağlı sakinlerden oluşan, maddi ve manevi açıdan bütünleşmiş bir toplumu anlıyoruz.”
Sayfa 24
Bilim
Bilim ve beşerî sanayi kadere tabi değil, ondan üstündür. O, tanrılardan, göğün ve yerin tiranlarından kurtulan üçüncü tanrıdır. İnsanlığın ortak mirası, toprak ve sermayeden öte, bunları verimli kılma sanatıdır, insanlığın var olmasını ve milletlerarası ölçekte medenileşmesini sağlayan ürünlerin hazinesinden daha fazlasıdır; bu sanata ve ürünlere dair bilgi ve gelenektir.
Millet
Roma, vatanseverliğin olduğu kadar iyi yurttaşlığın toprakları ve yurttaş haklarının kurucusu da oldu: Civis Romanus sum! [Ben Roma yurttaşıyım!]. Bununla birlikte yurttaşın bir kentin değil, bir milletin yurttaşı olduğunu ve milletin ancak yurttaşın devletin yönetimine parlamenter vekalet aracılığıyla katıldığı yerde varlık bulabileceğini savunan öğretiyi kuran, Orta Çağ sonu Avrupası'nın devletleri oldu. Ve öğretiyi tamamlayıcı, pratik yahut Cromwell'den beri İngiltere'de olduğu gibi ülküsel olmaktan temel ve siyasal yaşama özgü bir öğreti olma saygınlığına geçiren, Batı dünyasının ilk iki büyük cumhuriyeti, yani Amerika Birleşik Devletleri ile devrimci Fransa cumhuriyetleri oldu. Çünkü vatan ve yurttaş kavramları temelde tek ve aynı kurumdur; pratik ve ülküsel ahlakın tek ve ayrı kuralıdırlar ve aslında, modern cumhuriyete tüm özgünlüğünü, tüm yeniliğini ve kıyas kabul etmez ahlaki saygınlığını veren aynı ana olgudurlar. Modern cumhuriyet bilinçli ve düşünülmüş bir hâl almıştır. Birey -her birey- siyasal bir yaşama doğar. Yurttaş yasaların geliştirilmesine; dinin, bilimlerin ve güzel sanatların ilerlemelerine katılır. O artık kralın askeri değil, cumhuriyetin ve özgür bir ülkenin bir gönüllüsü ya da askeridir. Ve bütün toplum bir anlamda devlete, egemen siyasal topluluğa dönüşmüştür; bu, yurttaşların tamamıdır. Millet adını verdiğimiz şey tam olarak budur.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.