Seçme Eserleri - II

Millet ve Tarih Şuuru

Hilmi Ziya Ülken

En Eski Millet ve Tarih Şuuru Gönderileri

En Eski Millet ve Tarih Şuuru kitaplarını, en eski Millet ve Tarih Şuuru sözleri ve alıntılarını, en eski Millet ve Tarih Şuuru yazarlarını, en eski Millet ve Tarih Şuuru yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ne kadar genişlersek o kadar derinleşiriz. En geniş ölçüde insana gitmek en derin manada kendimizi bulmayı temin edecektir. Türk olarak vazifemiz kendimizi bulmak için dünya ölçüsüne kadar bakışımızı genişletmek olmalıdır. İnsan olarak vazifemiz insanlığa yeni bir şey katmak için dünya açısından kendimize bakmasını bilmek olacaktır. "
Fakat şimdi ki halde demokrasinin Don Kişotçularından sakınmalıdır; kelimelerle her şeyin olup biteceğini zannetmemelidir. Biz hürriyet istiyoruz derken mesuliyetten kaçanlara, hürlüğü hudutsuz bir kudret,bir metafizik bir imkanlar sahası sananlara karşı hürlük ve mesulluğün, bu iki zıt ve tamamlayıcı vasfın ancak kişilikte birleştiğini ve kişilik terbiyesini kazanmadan kelime halindeki idealler ve ideolojilerin suya yazılmış nakışlar olduğunu söylemelidir.
Reklam
Sabahattin Eyüboğlu'nun da dediği gibi, "Bize lazım olan tarihi bilgiden ziyade tarihi zihniyet yahut tarih şuurudur. Bu tarih şuuru bizi hayali milliyetçilikten kurtararak hakiki milliyetçiliğe bağlayacaktır.
Mefhum Buhranı
Mücerret mefhumlar, zihnin en nazik ve en tehlikeli oyunudur. İnsanlığın iftiharı olan bu zihin mahsulleri, ipi kaçırılan balonlar gibi önce bize sonsuzca genişlemenin ve yükselmenin zevkini tattırdıktan sonra, o rüzgârdan bu rüzgâra atılarak nereye gittiği belli olmadan boşlukta dolaşır dururlar. Kabahat mefhumlarda değil, onları kullanmasını bilmeyenlerdedir. Dünyayı anlamak için en kuvvetli silah olan bu mücerret mefhumlar, onlara hâkim olacak kuvvette olmadığımız zaman tehlikeli olmaya başlarlar.
Kültür Birliği
Hiçbir millet, çıkış noktası halinde evvelâ kendisine dönmekle işe başlayarak dünyayı anlayamaz; ancak millî medeniyetin büyük örneklerini anlayarak ve anladığı nisbette kendisini bulabilir ve kendine dönebilir.
Tanzimata Karşı
Tanzimat, Garp’ı daima boş bir kalıp, mücerret bir şekil olarak almıştı. Müsavat ve hürriyet fikirleri, müşahhas muhtevaları olan canlı fikirler değildi. Karşılığı muayyen bir içtimaî realite olmayan kelimelerdi. Şüphesiz güzel temennileri, samimi niyetleri temsil ediyordu. Fakat bu fikirlerin dayanması lâzım gelen içtimaî realite kurulmamıştı: Bir içtimaî nizam yıkılmış, yerine bir yenisi konulmamıştı. Memleket –Ziya Gökalp’ın da gösterdiği gibi rençber ve memurdan ibaretti. İstihsali idare eden iktisadî sınıf meydana çıkamamıştı. Bu yüzden Garp’tan gelen her şey boşlukta kaldı: Formalizm, nominalizm, muhtevasız şekil, Türk münevverinin içinde bulunduğu buhranı doğurdu. Eski Osmanlı nizamında karşılığı saray, tekke ve halk olan edebiyat ve fikir seviyeleri vardı. Yeni cemiyette bunlar kayboldu.
müşahhas muhteva: somut içerik / istihsal: üretim
Reklam
211 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.