Büyük devletlerden birinin himayesi altına girmedikçe Türk milleti yaşayamaz
düşüncesinde bulunanlar, Amerika veya İngiliz mandasını istemeyi
tasavvur ediyorlar ve Amerika'yı tercih etmenin faydalı olacağını söylüyorlardı.
İstanbul' dan o zaman kuvayı milliyeye taraftar görünen mühim bazı şahsiyetlerin
de bu fikirde olduklarını gelenler anlatıyorlardı. « Amerika, Türkiye
mandasını kabul etmezse İngilizlerden rica edilecek ve ona kabul ettirmeye
çalışılacaktır. Eğer bu manda meselesi olmazsa, büyük devletler Türkiye'yi
kendileri için bir takım nüfuz dairelerine ayıracaklar, veyahut her devlet hükümetimizin bir şubesini nüfuzu altına alacaktır » diyerek, mandayı daha
tercih edilebilir bir şekil olarak göstermek istiyorlardı. Saray ve hükümetin
ecnebi kuvvetlerin tesiriyle kendi mevkilerini korumak arzusunda bulundukları
görülüyordu. Fakat kuvayı milliye taraftarı görülen ve milliyetperver bilinen
bazı kimselerin de, bu manda fikrini benimsemeleri hayret ve ibret verici idi.
Türk milleti kendi mevcudiyetini silahı ile kurtarmaya karar vermiş ve mücadeleye
atılmış bulunuyordu. Milletin verdiği kararın en isabetli bir tedbir
olduğuna şüphe yoktu. Kendi fedakarlığına güvenerek bütün düşmanlara karşı
silaha sarılmış olan milletimiz esaret fikirlerini fiilen de reddetmiş bulunuyordu.