Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Milli Mücadele'de Türk Kadını

Ferhat Uyanıker

Milli Mücadele'de Türk Kadını Gönderileri

Milli Mücadele'de Türk Kadını kitaplarını, Milli Mücadele'de Türk Kadını sözleri ve alıntılarını, Milli Mücadele'de Türk Kadını yazarlarını, Milli Mücadele'de Türk Kadını yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Kahraman Türk kadını sen omuzlarda yükselmeye layıksın."
Mustafa Kemal’in Millî Mücadele’den sonra eşi Lâtife Hanımefendi ile Tarsus’a ilk gelişleri sırasında (18 Mart 1923) bütün halk istasyona toplanmıştı. Caddeler, sokaklar dolmuş, onu bir defa görebilmek saadet ve heyecanı bütün Tarsusluları sarmış, şehre uzanan İstasyon Caddesi geçilemez olmuştu. Gazi Başkomutan, halkın coşkun gösterileri arasında, şehre doğru yavaş yavaş ilerliyordu. Bu anda, bir kadının ayaklarına kapandığı görüldü. Kara, yağız çehreli, iri siyah gözlü bir kadındı bu. Çukurova mücadelesinde ün almış bir Türk kadını: Kara Adile Çavuş. Mustafa Kemal’in çakır gözlerinden iki inci damlası yanaklarına yuvarlandı. “Bastığın yerlere kurban olayım.” haykırışıyla yerde sürünen çavuşu ayağa kaldırdı ve “Kahraman Türk kadını!” dedi “Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üstünde göklere yükselmeye lâyıksın!” dedi. Türk tarihindeki faaliyetleriyle kahramanlığını her alanda ispat eden, Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün de hakkını teslim ettiği fedakâr Türk kadınına 1934 yılında milletvekili seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Erkeğinin her alanda yanında ve eşiti olan Türk kadını, geçmişte olduğu gibi gelecekte de ortaya çıkabilecek tehlikelere karşı canını, malını, yavrusunu, ülkesini ve her şeyden önemlisi bağımsızlığını müdafaa etmeye devam edecektir.
Milli Mücadele'de Türk Kadını
Milli Mücadele'de Türk KadınıFerhat Uyanıker · Genelkurmay Basımevi · 20191 okunma
Halide Edip “Milletinin ve memleketinin istikbali tehlikede olmamak şartıyla ben daima harp aleyhtarıyım.” diyerek barışçı bir tavır ortaya koymuş, “İstiklal Mücadelesi hissi bende bir çeşit kutsal delilik hâlini almıştı. Artık şahıs olarak yaşamıyordum. Bu millî kutsal deliliğin bir parçasından ibarettim. 1922’de İzmir’i aldığımız güne kadar benim için hayatta başka hiçbir şeyin önemi kalmamıştı.” sözleriyle de bu savaşa gönülden katılan bir fert olduğunu anlatmak istemiştir.
Reklam
Asker Saime bulunduğu yaşın icaplarını çoktan unutmuş; kalbini genç kızlığın heyecan ve ihtiraslarına karşı kapamış, âdeta dünyaya küsmüştür. Onun inandığı, taptığı tek dava, memleket davasıdır.
Kılavuz Hatice.
Adana Millî Kuvvetlerinin şöhretini arttırmış, yiğitlik ve yılmazlıklarıyla anılan halkın kahramanlık hislerini kamçılamış ve Pozantı saldırısını hızlandırmıştı. Millî Kuvvetler, Pozantı’ya 8 Mayıs 1336/1920’da üç yönden saldırı ve bombardımana başlamışlardı. Bu taarruza bütün kadınlar, çoluk çocuk halktan pek çok kimse de katılmıştır. Pozantı’da mahsur kalan Fransızların Tarsus istikametinde bir yarma hareketi yapacaklarını anlayan Hatice Hanım, bir kolayını bulup Fransızların arasına girmiş, onlara yanlış kılavuzluk yaparak pek sarp olan Karboğazı’na tıkadıktan sonra da firar etmiştir. En kısa zamanda Millî Kuvvetlere kavuşan Hatice, düşmanın pek fena vaziyette olduğunu haber vererek emrine aldığı 100 kadar silahlı ile Karboğaz’ın iki tarafındaki tepeleri işgal etmiş, Fransızlar tam yarma hareketi yaparken bir ateş baskını ile düşmana büyük bir zayiat verdirmiştir. Bu baskın neticesinde Fransız kıtalarından 9 subay, 550 er esir edilmiş, 7,5’luk bir top da ele geçirilmiştir. Bayan Hatice’nin yaptığı bu rol ve fedakârlık her türlü övgünün üstündedir.
Tayyar Rahime.
Genellikle atlı gezen Rahime Hatun, çok cesur bir kadındı. Gözünü budaktan esirgemez, korku nedir bilmezdi. Cesaretini ise şu sözleriyle kanıtlar. “Allah bana nusret verse (yardım etse), yalnız başıma düşmanı kırarım.” Kendini vatan, millete adamış bu kadın biliyordu ki Rahime, bugün var yarın yoktu; fakat Türk milleti ve Türk vatanı ebediydi. “Ölürsem şehit, kalırsam gaziyim.” sözlerini sık sık tekrarlardı.
Ayşe Çavuş.
- Lehü’l-hamd (Allah’a şükürler olsun), bugün büyük gazimiz sayesinde emelimize nail olduk. Türk ve Türklük kurtuldu. Vaktiyle düşman çizmelerinin altında inleyen sevgili topraklarımızda şimdi serbest ve göğsümü gere gere yürüyorum.”
Bkz. Cumhuriyet, 30.06.1925, s.2.Kitabı okudu
Reklam
II. Dünya Savaşının ekonomik çöküntüsü.
1946 Haziranında ziyaretine gelen İngiliz gazetecilerinin “Ayda kaç lira alıyorsun, evin var mı?” suallerine karşı da hiç düşünmeden “800 lira alıyorum, 500 lira da Halk Partisi veriyor, hükûmet bana beş katlı bir ev aldı.” cevabını verecek kadar örnek bir yurtseverlik ve karakter salâbeti (sağlamlığı) göstermiştir. Ayda ancak 40 lira aldığı, Kasımpaşa’nın harap bir kulübesinde hastalık, sefalet ve bin bir mahrumiyet içinde sürünüp çile doldurduğu hâlde, sırf yabancılara karşı devletinin şeref ve itibarını korumak için hakikate uymayan bu şahane cevapları vermiştir.
Kara Fatma vatan hizmetinden dolayı maaş bağlanır ama o bunu bağışlar.
Ülkenin düşmandan temizlenmesini müteakip ordudaki görevi biten Fatma Seher Hanım, terhis edilmiştir. Üsteğmenlikle lütuflandırıldığı rütbe karşılığında kendisine bağlanan maaşını Kızılaya bırakmasını ise şöyle anlatmıştır: “Vatanın büyük kurtarıcısı Ebedi Şef’in lâyık olmadığım büyük iltifatı, beni son derece sevindirmişti. Esasen bütün emel ve arzum, yapmış olduğum hizmetten hiçbir menfaat beklemiyordum. Bu itibarla taltif edilmiş olduğum rütbenin mukabilinde verilecek maaşımı Kızılaya terk etmekle son
Düşmana karşı savaşmak için askere gitme dilekçe veren Türk kadını.
Kadınlar da erkeklerle birlikte cepheye gitmek için askerlik şubelerine başvurmaktadırlar. Kastamonu’da Muhittin Paşa’ya bir gün bir dilekçe verilir. Bu dilekçeyi veren bir kadındır. Dilekçesinde, vatanına ve millî varlığına kasteden düşmanın kirli ayaklarını bu topraklar üzerinde görmek istemediğini, kendisinin de erkek soydaşları ile cephede çarpışmak istediğini ve cepheye gönderilmesi arzusunun kabulünü Muhittin Paşa’dan istemektedir. Anadolu Ajansından aktarılan bir haberde Hopa’da askerlik şubesinde açılan gönüllü defterlerine kadınların da yazılmaya başlandığı belirtilmiştir. Yine Söke’de askerlik şubelerinin açtıkları gönüllü akıncı defterlerine yazılmak için bazı kadınlar ile 70 yaşındaki bir ihtiyarın da başvurduğu ifade edilmektedir.
Varlığını evladı uğrunda her zaman feda etmeye hazır olan Türk anası, vatan tehlikeye düştüğü zaman, öz evladını ölüme göndermekten çekinmemiştir. Kendisi de işgalcilere karşı kurulan çetelere katılarak vatanını, canını, namusunu ve evladını korumak için silaha sarılmıştır. İngiliz, Fransız ve Yunanlara karşı mücadeleye katılan Türk kadını, bu çetelerde erkeklerle birlikte omuz omuza savaşmıştır. Mehmetçiklerin yanında bu “Ayşecik” ve “Fatmacık”lar memleketi ölümden kurtararak istiklale götüren yolda bütün varlıkları ile hizmet etmişlerdir.
92 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.