Milli Mücadele'de Türk Kadını

Ferhat Uyanıker

Milli Mücadele'de Türk Kadını Gönderileri

Milli Mücadele'de Türk Kadını kitaplarını, Milli Mücadele'de Türk Kadını sözleri ve alıntılarını, Milli Mücadele'de Türk Kadını yazarlarını, Milli Mücadele'de Türk Kadını yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ermeni ve Yunanlıların, Türk kadına yaptığı işkence.
Memleket için tam bir ölüm-kalım savaşı olan İstiklal Harbi’nde bütün yurt evladı gibi Türk kadını da daima iftihar ve şükranla anılacak hizmetlerde bulunmuştur. Özellikle Yunanların ve Ermenilerin işgaller sürecinde yaptıkları işkence, zulüm ve tecavüzler akıl almaz boyutlardaydı. Örnek verilecek olunursa, Yunanlar bir Kuvayımilliye birliğine ekmek getirerek yardım eden ve bu birliğin yerini söyletemediği Nazife isimli bir kadını fırında yakarak şehit etmişlerdir.
Onlar kutsal bildikleri vatan savunmasında yaralandılar veya şehit oldular. Cephede ve cephe gerisinde, hem analık, hem eşlik ve hem de vatandaşlık görevini, hiçbirini diğerine tercih etmeksizin, yüz akı ile gerçekleştiren Türk kadını, sadece yarının Türkiye’sinde değil, tüm dünyada kadın için, kadın hakları için verilebilecek mücadelenin en kutsal ve ihtişamlısını vermekteydi. Özetlenecek olunursa; ordunun cephane ihtiyaçlarını sırtlarında top mermisi taşıyarak, mermi imalathanelerinde çalışarak gidermeye çalışan Türk kadını aynı zamanda erzak kollarında, demiryolu yapımında ve yaralıların tedavisinde de çalışmıştır. Milletine sadece daha fazla yardım etmek düşüncesiyle arabasında yer kalmayan Türk kadını, bir sandık veya mermiyi de sırtına almaktan çekinmemiştir. Kağnısına ikinci öküzü bulamadığı zaman onun yerine koşuma girmiştir. Vatan ve millet sevgisinden, istiklal aşkından, şeref ve haysiyet duygusundan yoksun olmayan Türk kadını, Kurtuluş Savaşı’nın temeline canlarını, kanlarını harç yapmıştı. Böyle asil evlatları olan Türk toplumu, geleceğinden elbette umutlu olacaktır.
Reklam
Damar Arıkoğlu Türk kadını ve onun Millî Mücadele’deki kahramanlığı için; “… Ulus meydanına dikilen, Atatürk’ün at üzerindeki heybetli abidesinin etrafında sırtında top mermisi taşıyan bir köylü kadınının heykeli ne bir masal, ne de bir efsanedir, hakikatin tam kendisidir. O günlerin kara ve mazlum zamanında yaşayan her fert bunun ne demek olduğunu bilir” demektedir.
Cepheye mühimmat taşırken donan şehit Şerife Bacı.
1973 Kastamonu İl Yıllığı’nda “Kışla Önünde Donan Kahraman Türk Anası” başlığıyla verilen yazıda fedakâr bir Türk kadını olan Kastamonulu Şerife Bacı’nın öyküsü şöyle anlatılmaktadır: 1921-1922 yılında kış erken gelmişti. Kar ve soğuk yolculuğu zorlaştırıyordu. Birçok yol kapanmıştı. Bu günlerde İnebolu’ya cephaneye giden taşıt kolları gündüzleri
Sert kış şartlarında çocuğu değil cephanelik arabasını örten kadın.
Mustafa Necati ise Çankırı (Çerkeş) yöresinde rastladığı bir kağnı kolunda gördüğü manzarayı şöyle anlatır: “…Kafileye yaklaştık ve selamlaştık… Biz soğuktan yamçılar (bir yüzü uzun tüylü, kalın yünden dokunarak yapılmış yağmurluk) altında bile titrerken tek yorganını da arabaya örten bir ninenin çıplak ayaklarla karları çiğnediğini görünce içimde takdirle karışık bir merhamet sızladı; arkasına sardığı peştamalı içinde ara sıra hıçkıran bir çocuğun üzerine bile örtmeden yorganını niçin arabaya serdiğini sormak fikrini duydum: ‘Üşümez misin sen, nine?... Bak çocuk donacak, yorganı örtsene!..’ diye arabanın üstünü işaret ettim; bu sözü garip bir tarzda karşıladı. Sormaya değer bir şey addetmiyordu galiba!.. Benim cevap beklediğimi anlayınca mukaddes bir şeye teveccüh eder (yönelir) gibi kağnıya doğru koştu: ‘Kar sepeliyor, millet malıdır, nem kapmasın evladım!’ dedi ve yorganın uçlarını iyice serdi. Kar sepelemeye başlamıştı. O zaman anladım ki, cephaneleri ıslatmamak için bu fedakârlığı yapıyor; o vakit deminki merhametimden utandım bile… Aman Yarabbi! Fedakârlığını bildirmek bile istemiyor, bu alicenaplık karşısında da secde etmeyen ruh ve aşk olur mu!?.. Tarihte böyle basit bir çerçeve içine güç sığabilen bu emsalsiz ve adsız fedakârlığın bir eşini, meşhur vatanperver Kartaca kadınları bile yaratamadılar, onlar saçlarından orduya halatlar örmüşlerdi, bunlar hayatlarından cephane veriyorlar…”
Türk milleti, tarihinin hiçbir evresinde esaret altında yaşamaya tahammül edememiş, inandığı değerler uğruna hiçbir fedakârlıktan da kaçınmamıştır. Millî Mücadele döneminde de sayısız örneklerle tekrarlanacak bu fedakârlık duygusu, Türk kadınında küçük yaşlardan itibaren gelişerek yerleşmiştir.
Reklam
92 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.