Milliyetçilik kitaplarını, Milliyetçilik sözleri ve alıntılarını, Milliyetçilik yazarlarını, Milliyetçilik yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitabın girişinde ulus-devlet ve milliyetçiliklerin oluşumunu tarihsel bir mantık içinde anlatıyor, ve yazar, bu tarihsel mantığı bir yere kadar sürdürüyor, ama işte, filolog sürdürdüğü yerin sonuna gelince, ''şöyle olsaydı/olabilir'' tarzında bir anlatıma kapı açmak zorunda kalıyor. Yani, hani, ''Mesnetsiz ama az çok mantıklı gibi ya'' diyebileceğimiz milliyetçilik tasavvurları/yorumları içeriyor satırlarda. Kitabın beğendiğim yerleri var, katılmadığım yerleri var, ama genel olarak güzel bir diyalog hakim, fena değil. Tabi kitap, yirmi yıl önce yazılmış olduğu için 'milliyetçiliğin eleştirisi üzerine yazılmış bir deneme' esintisi veriyor. Puan olarak 8/10 veriyorum. Siyaset-bilimcilerin okumasını tavsiye ederim.
Sanırım birçok Türkün kafasında böyle formüle olmuyor, böyle ifade edilmiyordur, ama şöyle bir fikir var: Bizden adam olmaz, ama Allah bizden de beteri var diyebilelim diye bir iyilik yapmış, Arapları yaratmış.. Küçümseyebileceğimiz bir halk olarak Arapları görüyoruz.
- Mesela, Şeyh Sait isyanı İngiliz kışkırtmasıdır deniyor, Uğur Mumcu bunun başlıca savunucularındandı. Eh, böyle olunca hep bize kötülük eden bir dışarısı, dış güçler diye bir odak var. Şeyh Sait'lerin isyan etmesini haklı çıkartacak herhangi bir sebep yok sayılıyor. Bu düşünce buna yarıyor tabii ki.
- Biz masumuz...
- Evet, bizim kabahatimiz yok. Ermenileri birileri kışkırtıyor, Kürtleri birileri kışkırtıyor. Böyle kurulmuş bir dünyamız var bizim. Bu tabii, yaşadığımız gerçek hayatı anlamamızı engelleyen bir duvar, onu gerçekten görmemizi, anlamamızı, analiz etmemizi imkansız hale getiriyor. Ne idüğü belirsiz dış güçler diye açıklanıyor her şey, bizim yaptığımız hiçbir şey de belirleyici değil.
Bir yandan kapitalist ve ulusal pazar diye bir şey, öte yandan ulusal pazara kapalı, kendine dönük, otarşik birimler olarak köyler öngörülür. Bunlar birbiriyle çelişen projeler, ama müthiş bir köy enstitüsü romantizmi vardır Türkiye'de. Bu, kısmen oradan yetişmiş öğretmenlerin daha anlaşılır sebeplerle yaptıkları bir romantizmdir, Kemalist aydın diyebileceğimiz insanın yüceltildiği, çağdaş ve çağdaşlaştırıcı proje olarak savundukları şeylerdir. Ama ben içinde ciddi bir sanayileşme projesi içermeyen bir çağdaşlaşma projesi nasıl olur, bilemiyorum.