Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mizah Zekanın Zekatıdır “Tarık Minkarı Kitabı”

Figen Şakacı

Mizah Zekanın Zekatıdır “Tarık Minkarı Kitabı” Gönderileri

Mizah Zekanın Zekatıdır “Tarık Minkarı Kitabı” kitaplarını, Mizah Zekanın Zekatıdır “Tarık Minkarı Kitabı” sözleri ve alıntılarını, Mizah Zekanın Zekatıdır “Tarık Minkarı Kitabı” yazarlarını, Mizah Zekanın Zekatıdır “Tarık Minkarı Kitabı” yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tanrı'nın verdiği nefesi Tanrı alır. Tamam, ama Tanrı alırsa hasta nefes alamadığı zaman niye boruyu sokup makineyle habire akciğerimi şişirtiyorsun? Göğsüne nefes verip duruyorsun, hastaya: Üstelik insanlar birbirlerini bir hiç uğruna öldürüyorlar. Herhalde Tanrı, "katil olunuz" demiyor.
Sayfa 199 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – 1. Baskı ~ Mart 2007, İSTANBULKitabı okudu
Bernard Shaw'un hanımı kendisinden 7 sene evvel öldü, yakılmasını vasiyet etmişti. Onun cesedi yakıldı ve külleri bir kavanoza kondu. Küller kavanozda şöminenin üstünde saklandı. Bernard Shaw öldü; o da yakılmayı vasiyet etmişti. Benim de cesedimi yakın demişti, onun da isteği yerine getirildi. Ama onun vasiyetnamesinin altında bir ek madde vardı: "Benim küllerimi eşimin külleriyle karıştırın ve sonra gül bahçesine dökün." öyle yaptılar. ~ S. 197-198 ~
Sayfa 198 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – 1. Baskı ~ Mart 2007, İSTANBULKitabı okudu
Reklam
Ben ruhun son nefeste çıktığına inanıyorum.
Bu son nefesi çok az kimse bilir. Yalnız hastaya yakın olan hekim de dikkat etmişse bunu görebilir. Hastanın nefesi bir müddet ritmik ya da aritmik olarak devam eder, sonra bir an durur. Durduğu zaman hastayı öldü zannedersin. Hayır. Bir iki dakika içinde hasta yeniden derin bir nefes alır ve verir. İşte o son nefestir. Bana göre işte ruh o zaman bedeni terk ediyor
Sayfa 197 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – 1. Baskı ~ Mart 2007, İSTANBULKitabı okudu
Hiçbir kabrin içindeki kemiğin üstüne et sarılmadı, onlar da yeniden canlanmadı. Yani ben resüreksiyona ya da yeniden doğuş denilen ya da ağdalı ifadesiyle "basübadelmevt" denilen şeye inanmıyorum. İnsanlar doğuyor, yaşıyor ve ölüyor. Ama diyebilirsin ki, ruh ne oluyor? Ruh da da kesin kararım yok, ama zaten onu kimse bilmiyor. Bir cerrah şöyle dedi, "Beyni açtım onu birçok yerden kestim, kalbi çıkardım, doğradım. Göğsün içini, karnın içini aradım. Hiçbir yerde ruh diye bir şey bulamadım." Doğrudur. Ama buna verilen çok güzel bir cevap var. Buharla çalışan bir vapurda makineyi durdurursan, buhar kazanını açarsan onun içinde hiçbir şey göremezsin.
Sayfa 196 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – 1. Baskı ~ Mart 2007, İSTANBULKitabı okudu
Bir Profesörün iş ahlâkı ve ekibine olan yaklaşımı.
Ben asistanlarıma her zaman derim ki, "Ben ameliyathaneden çıktıktan sonra ceketimi tutmadınız diye hiçbirinize sitem etmedim. Ama burada masanın üstünde Tanrı'nın yarattığı en mükemmel canlıyı ameliyat ediyoruz. O bize inandığı için teklifimizi kabul etti, uyutuldu, şuuruna sahip değil. Biz onun bedeninin içinde organların yerini değiştiriyoruz. Burada hiçbir hataya izin yok. Hiçbir laubaliliğe de izin yok" derdim ve öyle çalışırdık.
Sayfa 170 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – 1. Baskı ~ Mart 2007, İSTANBULKitabı okudu
Bir toplum düşünün ve o toplum bir zincirse, o zaman;
[...] bir zincirin çekme gücü en zayıf halkasıyla ölçülür. Bütün halkalar güzeldir. Bütün halkalar kuvvetlidir, sağlamdır. Ama bir halka zayıfsa zincir oradan kopar.
Sayfa 169 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – 1. Baskı ~ Mart 2007, İSTANBULKitabı okudu
Reklam
[...] aksilik gelmeye karar verirse, bazen önlenemiyor işte.
Sayfa 169 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – 1. Baskı ~ Mart 2007, İSTANBULKitabı okudu
"Aramızda daima bir basamak boş kalacak."
Sayfa 150 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – 1. Baskı ~ Mart 2007, İSTANBULKitabı okudu
İnsani ilişkilerin ve insanlığın tanımı bu olsa gerek...
Tabii hayatın hoş taraflarını yakalamak ve sürdürmek büyük hüner. Çok büyük hüner. O zarafeti yakalamak hünerdir. İnsan tek başına fasulye fidesi gibi yaşamıyor. Bir topluluğun içersinde yaşıyor. Bütün hikâye, o toplum içersinde seviyeli iyi ilişkileri sürdürmek. Bu iyi ilişki sürdürmenin başında hoş görü, sabır, iyi niyet ve anlayış geliyor. Bunlar yok olursa, insan mutlaka bir yerde tökezler. Yani dost kazanmak çok kolaydır. Dostu kazandın. Önemli olan, dostluğu sürdürmek. Çünkü sürdürürken, karşı tarafın mutlaka bir zaafı doğacaktır. Sen o zaafı şayet akıllıca kamufle edebiliyorsan, yüzüne gözüne bulaştırmadan, onun suratına çarpmadan onu küçültmeden, hazmedebiliyorsan o sana daha çok yaklaşır. Zaman, zaman ne zehir zemberek şeyleri yutarsın. Neden? İlişkiyi sürdürmek için. Koparsam ne olur? Çok kolay. Anında koparırsın. Ama koparmamak için bazen insanların içten fedakarlık etmesini de bilmesi lazım. ~ S. 147-148 ~
Sayfa 148 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – 1. Baskı ~ Mart 2007, İSTANBULKitabı okudu
Hoca kadehi dudaklarına götürür gibi yaptı, bıraktı.
Evlat dedi, "Sağlıkta mutluluğu yalnız hastalar arar. Hasta yalvarır. Ah bir sağlığa kavuşsam başka bir şey istemem diye. Çünkü mutluluğu onda görür. Ama sağlığını kazananlar, mutlu olabilmek için dost ister, para ister, hanım ister, iş ister, arkadaş ister, villa ister, araba ister, en iyisi biz mutluluk için diyelim" dedi. Tamam hocam "mutluluğa" dedim ve o günden beri şimdi ben mutluluğa içiyorum. Hatta bazen mutluluğu katmerleştiriyorum.
Sayfa 146 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – 1. Baskı ~ Mart 2007, İSTANBULKitabı okudu
38 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.