Nivel 2

Moby Dick

Herman Melville

Moby Dick Gönderileri

Moby Dick kitaplarını, Moby Dick sözleri ve alıntılarını, Moby Dick yazarlarını, Moby Dick yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünyanın garip bir cilvesi olarak, serseriler nasıl hep adalet sarayları çevresinde toplanırsa, günahkarlar da, kutsal yerlere üşüşürler.
Sayfa 318
Denizci gelenekleri öyle güçlüdür ve düzen sevgisi gemicinin kanına öyle işlemiştir ki, baylar, kimileri boğulmadan önce ellerini yüzlerini yıkarlar.
Sayfa 315
Reklam
Karada olsun, denizlerde olsun, şu bizim basmakalıp dünyamızda, bir adam başkalarına kumanda ederken, kumandasında olanlardan birinin, kendinden çok daha mert, çok daha erkek olduğunu görünce, o adama karşı, önüne geçilmez bir nefret duyar, garez bağlar hemen.
Sayfa 314
Bu dünya uçsuz bucaksız bir ova olsa biz de hep doğuya doğru gitsek, yeni yeni topraklara varacağımızı, Kyklad adalarından ya da Hazreti Süleyman’ın adalarından daha garip, daha büyülü güzelliklere rastlayacağımızı umabilirdik. Ama hayal ettiğimiz o ta uzaklardaki gizlerin ardına düşmekten ne hayır gelebilir? Her insanın yüreğinin önünde er geç beliren o şeytanımsı hayaleti yakalamak için çektiğimiz işkenceden ne beklenir? Böyle şeylerin peşinde dünyayı dolaşmakla, ya ıssız çıkmazlara sokuyoruz kendimizi, ya da yarı yolda batıp gidiyoruz.
Sayfa 304
Ama dünyada ancak bir tek düşüncesi olanlar için en küçük şeyler bile derin anlamlar taşır.
Sayfa 304
Yaşam dediğimiz bu acayip, bu karmakarışık işte, öyle garip anlar olur ki, insan şu koca evreni büyük bir şaka olarak görür. Bu şakayı pek anlamasa bile, kendisiyle alay edildiği kuşkusuna düşer. Gene de yürekli kalır, tartışmayı doğru bulmaz. Tüm bu olup bitenleri, tüm inançları, tüm din ve mezhepleri, görülür ya da görülmez her şeyi, ne denli kaskatı, ne denli yamru yumru da olsa yutar; sindirme gücü çok gelişmiş bir devekuşunun, mermileri ve çakmak taşlarını yuttuğu gibi küçük zorlukları ve üzüntüleri, beklenmedik felaket korkularını, elini kolunu ya da canını yitirme tehlikelerini, tüm bunları ve ölümü bile, gözle görülmeyen ve sağı solu belli olmayan o koca şakacının, gülerek attığı birer şamar, keyifli birer sille sayar.
Sayfa 293
Reklam
Ne karısının koynundan ayrılıp, kendini ilk savaşın coşkunluğuna atan acemi bir asker, ne de öbür dünyada tanımadığı ilk ruha rastlayan bir ölü duyabilir avladığı ilk balinanın büyülü ve allak bullak sularında kürek çeken bir adamın duyduğu derin ve garip coşkuları…
Sayfa 290
Hırs ile Gurur’un da dünyamızın gürbüz ve cömert toprağında böyle tepindiğini; toprağın ise, hiç aldırmadan kendi sularının ve mevsimlerinin akışı içinde sürüp gittiğini gördüm.
Sayfa 288
Hiç de uzlaşmaz olmayan şeyler, yani rastlantı, insan istemi ve alınyazısı iç içe giriyordu böylece. Alınyazısının dikine iplerinin akışı değişemezdi hiçbir zaman, ama bu iplerin arasından geçen insan isteminin mekiği, onları zorluyordu her titreyişte. Ve sonunda raslantı, alınyazısının ve istemin sınırları içinde, örgüye son biçimini veriyordu.
Sayfa 281
Sanki zaman tezgahının tıkırtısıydı bu ses; ve ben, Kader Tanrıçaları gibi, zamanı örüyordum. Tezgahın diklemesine gergin ipleri, hep aynı sesle titreşerek, aralarına soktuğum enlemesine iplerle kaynaşıyordu. Bu gergin ipler, kaderin değişmez örgüsü gibiydi; ben ise, ömrümün mekiğini kendi elimle tutup, kendi alınyazımı örüyordum.
Sayfa 280
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.