Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mostar dergisi sayı 210

Kolektif

Mostar dergisi sayı 210 Gönderileri

Mostar dergisi sayı 210 kitaplarını, Mostar dergisi sayı 210 sözleri ve alıntılarını, Mostar dergisi sayı 210 yazarlarını, Mostar dergisi sayı 210 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
250 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
191 günde okudu
Her ay evimizin kapısını çalan bu derginin sayılarını okuyamadığım zamanlar oluyor. 2022 Ağustosta gelmişti bu basım. Ama ben daha yeni bitirebildim. İçinde kendimi bulduğum, bir çok konuya ustaca değinilmişti. Bazen uykudan konu açıldı, bazen bir öğretmenin yaşadığı bir olaydan. Bu sayıyı okumayan varsa tavsiye ederim.
Mostar dergisi sayı 210
Mostar dergisi sayı 210Kolektif · Mostar Yayınları · 07 okunma
Güneş ise gönle düşen aşktır, aşk insanı pişirir, yetiştirir. Nitekim Yunus Emre hazretleri de böyle söyler: "İşidin ey yarenler aşk bir güneşe benzer. Hakk'in emri ise devlet gibidir, dünyada her iş devletin hükmüyle yürür, devlet ister yapar, ister yıkar. Din bu altı şey ile, yani mürşid, Kur'an-ı Kerim, gönül, hikmet, aşk ve Hak emri ile canlılık kazanır. Mürşid müridin gönlünü, bir ekincinin toprağı işlemesi gibi işler, ihya eder. Bu durumda ekin ise Hak Teâlâ'nın gönle yansıyan tecellileri şeklinde yorumlanabilir.
Sayfa 59 - Feyyaz KandemirKitabı okudu
Reklam
Garibnáme'nin altıncı bölümündeyiz. Birinci bahiste Allah Teâlâ'nin âlemi altı günde ve altı yönde yarattığı anlatılır. Buna göre insan bir ibret evi olan âlemi izleyerek sanatkârın sanatına hayran olabilir. Ama akıllı kişi eserle çok fazla ilgilenmez, eser sahibine yönelir. Hakk'ı seven. eserinden ziyade Hakk'ın kendisini arzular, ona layık olmak için çabalar. Cenab-ı Hak zaman ve mekandan, dolayısıyla yönlerden münezzeh olduğuna göre, insan bu yön kaydından kurtularak gönül marifetiyle ona ulaşabilir.
Sayfa 58 - Feyyaz KandemirKitabı okudu
Razi, ruh sağlığı üzerine de Tibbü'r-Rüháni isimli bir eser yazmıştır. Bu, aklın övülmesi ile başlayan, heva, kibir, öfke. haset aşırı ızdırap veren düşünce, düşkünlük, sarhoşluk gibi meseleler hakkında filozofça yazılmış bir eserdir. Günümüzde tıp, ruh sağlığına bu açıdan yaklaşmamakla eleştirilir. Bu, ilk bakışta makul gözüken bir eleştiridir. Ancak eski tabiplerin talebelik hayatına İslam ilimlerin tahsilyle başladığı ve toplumda da İslami bir hayatın hakim olduğu malumdur. Günümüz tabipleri ise ne dini ilimleri tahsil etmekte, ne de İslâmi kaidelere göre yaşayan bir toplumunda yetişmektedir. İkisinden de mahrum olan bu kimselerden esasında tasavvufun alanına giren nefis terbiyesi hakkında fikir beyan etmelerini beklemek büyük hatalara kapı aralamaktır.
Pek çok kimse, toplum içerisinde taltif görmek, "ne kadar da bilgili" denildiğini duymak, pek çok konuya vakıf bir entelektüel gibi görünmek için yani aslında saman alevi gibi bir hevesle ilimlerle iştigal eder. İlgisini çeken, cazip gelen, popüler olan, kendisine yeteceğini düşündüğü ölçekte ilimlerle alakadar olur. Fakat ilimle bu şekilde kurulacak alaka, kişiyi ancak yarı cahil yapmaya yeter Taşköprulüzâde merhumun beyanıyla "sen kendini ilme tamamen vermezsen, ilim sana bir parçasını vermez."
Sayfa 41 - Melikşah SezenKitabı okudu
"Allahım! Seni tüm eksik sıfatlardan tenzih ederim, senin bütün vasıfların tam ve kâmildir" manasındaki Sübhanallah'ı bir kez iman ile diyen mümin bu iman ile vefat ederse akaid ilmine göre günahkar da olsa, günahları nedeniyle cehenneme de düşse nihayetinde belli bir cezanın ardından cehennemden çıkar Ebedi cennet nimetlerine kavuşur.
Reklam
Nitekim bahar mevsimi ile yeryüzünün yeniden hayat bulduğuna yeşillik ve canlılığın dağ ve tepelere, uçsuz bucaksız ovalara hakim olduğuna, onlardan gelen baş döndürücü rayihalara tanıklık eden insanoğlu baharla ortaya çıkan bu olağanüstü güzelliğin sanki hiç yok olmayacağı intibasına kapılabilir. Yaz sıcaklarıyla yalnızca sayılı günler içinde solup ardından kuruduğuna şahitlik edince bu ayet-i kerimenin ortaya çıkardığı yüksek idrak ile dünyanın da böyle gelip geçici olduğunu kalbine nakşeder. Yalnız Cenab-ı Allah'ın baki olduğu şuuruna erer. "Ya Baki. Ente'l-Baki zikrini tazimle zikreder.
Sayfa 37 - Selim UğurKitabı okudu
Kalbinden dünyayı çıkaran sufiler din gayretiyle yeni beldelerin fethine, yeni şehirlerin kurulmasına, viran yapılar imarına, atıl arazilerin ihyasına katkı sağlamışlardır. Helal rızık için çalışıp elinin emeğiyle geçinmişler, ticaret yapmışlar. vakıflar kurmuşlardır. Oysa aynı kürre-i arz ehli dünya için hakka ve hakikate karşı perdedir..
Sayfa 36 - Selim UğurKitabı okudu
Hakiki bilgi tatlı su gibi insana can verir, akla idrak, kalbe irfan ve bedene amel verir. Nitekim ne zaman ki müslüman toplumlar, hassaten bu toplumlar içindeki alimler ve veliler, bu kaynaklanı ilme havale edip idrake vesile oldularsa işte o zaman deryalar fışkırmış, gönüller coşmuştur. Biz bilgiyi akla değil kalbe hamleder ve oradan ebedi saadete vesile kılardık. Bilgiyi Hakk'ı tanımak ve O'na ulaşmak için bir binek yapardık. Evet bilgiyi ve ilmi bir güç olarak görürdük ancak bu gücü Hakka yakınlaşmay artıran bir vesile olarak tanımlardık. Değil dünyevi bilgileri, her işimizi ve tamamen dünya hayatımızı da ebedi olan ahiret hayatı için vesile görürdük. Hatta sırf bundan dolayı bir müslüman için din-dünya ya da dini-dünyevi diye bir ayrım dahi yapmazdık Çünkü bizim varlığımız kulluk için kulluğumuz da Hak içindi.
Sayfa 35 - Cemal AltundaloğluKitabı okudu
Modernizm insanları o kadar aceleci hazcı ve bencil yaptı ki insana ait olan değerler birer birer yıkıldı. Hatta öyle ki bundan birkaç asır önce dünyanın her yerindeki insanların utanacağı fitri ahlaksızlıklar ve davranışlar bugün normal hatta gerekli görülür oldu. Daha da ötesi, birçok erdem ve ahlak bugün aptallık ve bönlüğe dönüştü. İnsanın topyekün olarak kendini böylesine kaybettiği tarihin hiçbir döneminde görülmedi.
Sayfa 35 - Cemal AltundaloğluKitabı okudu
65 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.