Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi

Recaizade Mahmut Ekrem

Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi Posts

You can find Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi books, Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi quotes and quotes, Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi authors, Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi reviews and reviews on 1000Kitap.
Sevda garip bir hastalıktır ekseriya geceleri müştedd olur. Ve hiddete mukarin oldukça buhranı tezayüt eder. O bir âteş-i fürûzândır, karanlıktan hazzeder. O bir katil-i bîamândır, tenha yerler gözetir.
Bugün hâlce daha iyiyim. Öksürük de biraz azaldı. Lakin içim pek mahzun. ' Öleceğim de senden ayrılacağım' zannediyorum. Bu his yüreğime nereden geldiğini, bu korkunç tasavvur zihnime ne suretle musallat olduğunu bilemiyorum. Lakin Muhsin, senden ayrılmak fikri beni titretiyor, ben ölürsem beni çabuk unutmazsın, değil mi?
Reklam
Sen toprağa girdin ey perizâd! Ben, ben yine câme-hâba düştüm!
Dilara! Ey maşûka-i bi-vücûd! Ey hayal olmuş ümit! Ey cânâne-i ademnişîn! Ey nuhufte-nûr-ı nazar! Görüyor musun nasıl ağlıyorum? Hiç olmazsa sen bu merareti tatmadın! Hiç olmazsa sen bu acıyı duymadın! Cismin burada toprağa münkalib oldu fakat rûhun elbette melce-i âlâda mütena’im-i na’m-i semaviyyedir.
Evet, ben yarın biteceğim, ben yarın mahvolacağım. Bitmemek, mahvolmamak benim elimde değil, ancak tabiat da bir gün harap olacak o da bir gün fenâya gidecek. Harap olmamak, fenâ olmamak onun da elinde değil. Biz yalnız bir küre-i kamer görüyoruz ki yanmış yanmış bir cesed-i bîrûh kalmış. Onun gibi kim bilir daha kaç bin tane küre vardır da göremiyoruz!
“Ah bağzâr-ı letâfetin nevreste bir fidanı olan o nevnihal ömrü, filhakika tabiat, ne kadar çabuk kuruttu, ne tez mahvetti! Yazık! Ancak tabiat ne der? Bârgâh-ı celâlet-i ezeliyyete kurulmuş, sâye-i azameti ebediyete hâkim, fezâ-yı kudretinde bu gördüğümüz güneşler o tahayyül ettiğimiz küreler mevhum bir zerre, muhît-i hikmetinde bu korktuğumuz ummanlar, o ürktüğümüz tufanlar naçiz birer katre, in‘idâm-ı mükevvenât merbût-ı irâde-i ceberrûtu, intizâm-ı masnûât mukteza-yı kanûn-ı merhameti olan Allah’ın tecelliyât-ı külliye-i kibriyaiyyesinden bir kemterîn lem‘a değil mi? Eşyada, hadisatta bu gördüğümüz silsile-i irtibât ve tetâbu-i mevcudâtın bir vakt-i merhûna kadar muhâfaza-i âheng-i intizâmı için kurulmuş bir kanûn-ı ulvînin cereyân-ı ahkâmından başka nedir?
Reklam
“Esti nesîm-i nevbahâr, Açıldı güller subh-dem Açsın bizim de gönlümüz. Sâki meded sun câm-ı Cem. Erdi yine ürd-i behişt Oldı hevâ anber-sirişt. Âlem bihişt-ender-bihişt, Her kûşe bir bağ-ı İrem.”
74 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.