Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mülteka el Ebhur Cilt - 3

İbrahim Halebi

Mülteka el Ebhur Cilt - 3 Hakkında

Mülteka el Ebhur Cilt - 3 konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
0/10
0 Kişi
16
Okunma
3
Beğeni
318
Görüntülenme

Hakkında

Eserin yazarı İbrahim Halebi; miladi 15. Asırda yaşamış, ömrünü ilme vermiş, insanların fert, aile ve toplum olarak yaratıcının rızasını kazanabilmeleri için Kur'an ve Sünnete dayanarak yol haritasını ortaya koymaya çalışmıştır. Allah'ın kulları üzerindeki hukuk ve hududu, kulların birbirleriyle ilgili hukuku ve diğer canlılarla olan hukukunu ortaya koymaya gayret göstermiştir.  Binlerce fıkhî meseleyi ihtiva eden Mülte?â'el-Ebhur; Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuş, aynı zamanda kadıların (hakimlerin) ve müftülerin başvuru kaynaklarından birini teşkil etmiştir. Molla Hüsrev'in Dürerü'l-hükkâm'ı ile birlikte Osmanlı Devleti'nin yarı resmî hukuk külliyatı niteliğini taşıyan eser, birçok defa basılmış olup üzerine elliden fazla şerh yazılmıştır. I. M. d'Ohsson, Tableau général de l'Empire ottoman (Paris 1787-1820) adlı eserinde; Osmanlı hukuk düzeniyle ilgili yasalar ve açıklamaları bu kitaba dayandırmıştır. Konya merkez vaizlerinden Mustafa Uysal eserin tercümesini yaparak okuyucularımızın istifadesine dört cild olarak sunmuştur. Mütercim, eseri metne sadık kalarak tercüme etmiş, konuların anlaşılması için kavramların lügat manalarının, bilhassa şer'î hukuk açısından ıstılah manalarının açıklamalarını yapmış, konu ile ilgili olarak toplumu aydınlatıcı ve tatbikatta kolaylaştırıcı fetvalarla zenginleştirmiştir. (Tanıtım Bülteninden)
Basım Tarihi: 2015Yayınevi: Çelik Yayınevi
Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 52.6
Erkek% 47.4
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

İbrahim Halebi
İbrahim HalebiYazar · 7 kitap
On sekizinci asırda yetişen Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, İbrâhim bin Mustafa bin İbrâhim el-Halebî'dir. Künyesi, Ebü's-Safa; lakabı, Burhanüddîn'dir. Haleb'de doğdu. Doğum târihi kesin olarak bilinmemektedir. 1776 (H. 1190) senesinde İstanbul'da vefât etti. İbrâhim Halebî önceleri bir sanatla meşgulken bir rüyâ gördü. Rüyâsını Haleb'de bulunan Kâdiriyye büyüklerinden Şeyh Sâlih el-Mevâhibî'ye anlattı. Şeyh Sâlih de rüyâyı İbrâhim Halebî'nin ilim öğrenmesi gerektiği şeklinde tâbir etti. Bunun üzerineİbrâhim Halebî Kâhire'ye gidip yedi sene aklî ilimleri okudu. Yedi sene sonra Haleb'e döndükten sonra naklî (dînî) ilimleri öğrenmeye karar verdi. Şam yoluyla Hicaz'a gitmek üzere yola çıktı. Dımaşk'a (Şam'a) gidip, Ebü'l-Mevâhib bin Abdülbâki, İlyâs el-Kürdî, Muhammed Habbâl gibi âlimlerden naklî ilimleri öğrendi. Ayrıca tasavvuf yolunda Abdülganî Nablüsî hazretlerinden feyz aldı. Hicâz yolculuğuna devâm ederek, Mekke-i mükerremeye vardı. Orada da o beldenin büyük âlimlerinden ilim öğrendi. Daha sonra Kâhire'ye geldi. Hanefî mezhebi âlimlerinden Seyyid Ali ed-Darîr'in derslerine devâm ederek aklî ve naklî ilimleri tamamladı. Aynı zamanda ders verme husûsunda hocasına yardımcı oldu. Mısır'daki diğer âlimlerden de ilim öğrenip, icâzet (diploma) aldı. Zekâsının ve ifâdesinin kuvvetliliği, ilimdeki yüksekliği sebebiyle kısa zamanda Mısır'da tanındı. Şöhreti her tarafa yayıldı. İlim öğrenmek isteyenler akın akın derslerine geldiler. O sırada Mısır emirlerinden Yûsuf-ı Kethüdâ'nın imâmı oldu. Onun vefâtından sonra emir Osman-ı Kebîr'e bağlanarak, çok ikrâm ve hürmet gördü. Bâzı olaylar üzerine, Mısır tarafından vekil olarak İstanbul'a gönderildi. Burada Sadrâzam KocaRâgıb Paşa ile görüşmüş, sadrâzam bu zâtın ilim ve fazîletine hayran kalarak kendine hoca kabûl etmiş, yanında bulundurmuş ve ondan çok istifâde etmiştir. İstanbul'da kalıp, şeyhülislâmla ve diğer âlimlerle de görüşen İbrâhim Halebî, ilim öğretmeye burada da devam etti. Daha sonra Mısır kâdılığı ile taltif edilerek, Mısır'a gitmek üzere hazırlandı. Fakat bu sırada da ortaya çıkan bâzı mâniler sebebiyle İstanbul'da kaldı. Bir müddet kâdıasker Abdullah-ı Rûmî İrânî'nin yanında müfettiş olarak vazîfe yaptı. Bundan sonra yine ders vermeye devâm edip, daha sonra şeyhülislâmlık ve kâdıaskerlik makâmlarına gelecek zâtların da bulunduğu birçok âlime hocalık yaptı. Süleymâniye Medresesinde müderris olarak ders verdi. Sultan Selim veAyasofya Câmii medreselerinde de ders okuttu. Ömrünün sonuna doğru yaşı ilerlediği ve bünyesi zayıfladığı hâlde gece gündüz kitap mütâlaa edip, eser yazdı. 1776 (H. 1190) senesinde İstanbul'da vefât etti. Eyyûb Sultan hazretlerinin türbesi civârında defnedildi.