Mümtaz Turhan Bütün Eserleri

Mümtaz Turhan

Sayfa Sayısına Göre Mümtaz Turhan Bütün Eserleri Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Mümtaz Turhan Bütün Eserleri sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Mümtaz Turhan Bütün Eserleri kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toprak Reformunu Sosyal Yapıya Göre Ayarlamak
Bundan başka köyde yapılacak her islahat gibi toprak reformu da sadece bugünkü vaziyete nazaran değil, fennî ziraatla endüstrileşme teşebbüsleri gerçekleştiği takdirde memleketin kazanacağı sosyal yapının şekli göz önünde tutulmak ve ona göre ayarlanmak suretiyle derpiş olunmalıdır. Modern bir cemiyetin bünyesi icabı, köy veya kırda çalışan insanların sayısının şehirlerde çalışan işçi gücünün 5-6 da birini geçmemesi lazımdır. Bu nispet bugün Türkiye'de köy ve şehir nüfusunun arasındaki nispetin aşağı-yukarı tam tersidir. Haikatte hemen bütün modern cemiyetlerde bu nevi bir istihale olmuştur. Meselâ: 1850 de Amerika'da ziraat sahasında çalışan 7 kişi ancak 8 kişinin yiyeceğini temin edebilirken ilim ve tekniğin ziraata tatbiki neticesinde 1950 de yapılan bir istatistiğe göre yine Amerika'da ziraatla meşgul bir kişi 9-10 kişiyi besleyebilmektedir. Bu demektir ki, köyde çalışan nüfusun takriben yüzde sekseni başka iş sahalarına geçmiştir. Binaenaleyh toprak reformu, bugün köyde yaşayanlara göre değil, nüfus artımı da hesaba katılmak suretiyle gelecekte yaşayacak olanların sayısı göz önünde tutularak ele alınmalıdır.
Sayfa 15 - Altınordu Yayınları
En uygun ziraî istihsal ünitesini hesaba katmak.
Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu malî sıkıntı ile ihracatının esas itibariyle toprak mahsullerinden ibaret olduğu göz önünde tutulursa, herhangi bir tedbirin onu bu biricik mesnetten mahrum edip kalkınmasına engel olmaması gerekir. Şu halde toprak reformu hiçbir suretle Türkiye'de ziraî istihsalin artmasına mâni olmamalıdır. Halbuki ziraatla meşgul olan kıymetli bir mütehassısın ikna edici deliller ve rakamlarla gösterdiği veçhile toprak reformu, gelişigüzel toprak dağıtma şeklinde ele alındığı takdirde istihsalin artması şöyle dursun, azalmasına sebep olacaktır.
Sayfa 16 - Altınordu Yayınları
Reklam
Toprak reformunu ziraî istihsal artırmanın bir unsuru olarak düşünmek
Geri kalmış memleketlerin başlıca hususiyetlerinden birisinin de bilindiği gibi nüfusun büyük bir kısmının ziraatle meşgul olmasıdır. Ziraat tekniğinin basit, iptidâi, amiyane veya tradisyonel bilgiye dayanmış olması, yeni denemelerin meydana gelmesini ve bu suretle istihsali tahdit etmektedir. Eğer bu nevi geri kalmış bir memleket, kendisiyle aynı sosyal yapıyı hâiz memleketlerle çevrilmiş ve toprak mahsullerine muhtaç komşulara da sahip değilse istihsali artırmayı teşvik edecek bütün faktörlerden mahrum bulunuyor demektir.
Sayfa 17 - Altınordu Yayınları
Sanayileşmede Devletin Rolü
Memleketin sanayileşme vetiresinde devlete, hususî sektörün gerçekleştiremeyeceği teşebbüslerle, rehberlik ve himâye vazifelerinin verilmesi bir prensip olarak kabul edildiği takdirde hususî teşebbüsün bu sahada serbest bırakılması icabeder. Bu, devletin bu hususta her an müdahale hakkını bertaraf etmek demek olmadığı gibi onu bu sahada rehberlik, teşvik ve himaye mükellefiyetlerinden de kurtarmak mânâsına gelmez. Bilâkis devlet tıpkı bir hoca, bir rehber gibi hareket ederek tavsiyelerde bulunacak, teşvik edecek bu hususta çıkaracağı gümrük ve vergi kanunlarıyla da hususî teşebbüsü himaye edecektir. Hususî teşebbüslerle devlet birbirine zıt, birbirinin aleyhinde çalışan iki düşman müessese olarak değil, baba evlât şeklinde bir âile gibi mütalâa edilmelidir. Babanın evlâda karşı olan vazifeleri gibi, evlâdın da mükellefiyetleri olduğu bilindiği, kabul edildiği ve buna riayet edildiği takdirde birçok ihtilâfların ortadan kalkacağına şüphe edilmemelidir. Yeter ki, arada bu münasebeti idâme ettirebilecek bir güvenlik tesis edebilsin. Eğer bu arada devlet yetiştireceği işletmeci mütehassislar ve sâir elemanlar vasıtasıyla anonim şirketler kurdurup geniş mikyasta halkı ve millî bankaları iştirak ettirmek suretiyle endüstri sahasında yatırımlarda bulunmaya teşvik edebilirse hiç şüphesiz sanâyileşme vetiresi büyük bir sür'at kazanmış ve sermayenin mahdut ellerde toplanması önlenmiş olur.
Sayfa 38 - Altınordu Yayınları
Köy Kalkınmasının Ana Şartları
Köyün ve köy toplumunun ciddi bir şekilde kalkındırılması düşünülüyorsa her şeyden evvel bunun ancak ilim yoluyla mümkün olacağının kabul edilmesi gerekmektedir. Görünüşündeki basitliğe aldanmamalıdır. Köyün müstakil bir içtimaî varlık olduğu, kendisine has bir yaşayış tarzı, bir kültürü bulunduğu unutulmamalıdır. Binaenaleyh herhangi bir köyü kalkındırmanın, bir cemiyeti değiştirmeden farklı olmayacağını hesaba katarak hareket etmek lazımdır. Bu itibarla köyün kalkınma dâvası, bir ziraatçi, bir baytar, bir sebze ve meyva mütehassısı kadar bir sosyal antropologu, bir sosyal psikoloji mensubunu, bir mühendis ve doktoru da ilgilendirmektedir. Binaenaleyh köye bu ilimlere mensup, bu sahalarda ihtisas ve tecrübesi olan ilim adamlarından müteşekkil heyetlerle gidip esaslı araştırmalar yapmaya ihtiyaç vardır. Ancak bundan sonra köyde ve köy için yapılacak, yapılması icabeden şeyler hakkında tam bir fikir edinilebilir. Bu nevi bir ön araştırmadan sonra meydana çıkacak vazife ve işlere göre bir teşkilât düşünülebilir. Bu teşkilât ister bir umum müdürlük, ister müstakil bir bakanlık olsun burada dikkat edilmesi gereken en mühim nokta, mümkün mertebe az memur fakat çok ilim adamı ve mütehassis kullanmak olmalıdır.
Sayfa 39 - Altınordu Yayınları
Maarifin ana dâvaları, aynı zamanda Türkiye'nin kalkınmasının, ilerlemesinin, bugünkü medeniyet seviyesinde bir millet olmasının da esas dâvalarıdır. Çünkü bugün medeni, ileri bir millet demek, hakiki ilme, ilim zihniyetine ve bunlarla mücehhez olarak yetişmiş münevverlere sahip cemiyet demektir. Bu hükmün yüzde yüz doğru ve kolayca ispat edilebilir olmasına rağmen bir fikir adamı çıkıp aynı katiyetle memleketin terakkisini başka bir müessesenin kaderine bağlayabilir. Meselâ, Türkiye'nin yükselmesi, nüfusunun yüzde seksenini köylü teşkil ettiğine göre ziraatın inkişafıyla ancak mümkündür; diyebilir ve iddiasını kuvvetlendirmek maksadıyla ziraat fennî bir şekilde ilerlediği takdirde bunun mahsullerini işlemek ve kıymetlendirmek için yeni sanayi tesisleri meydana gelecek, bunları diğerleri takip edecektir; böylece memlekette umumî bir kalkınma olacak ve şimdiye kadar görülmemiş bir refah husule gelecektir; diye ilâve edebilir. Şüphesiz bu iddia da doğrudur. Bunun gibi başka bir fikir adamı da eğer memleketin selâmetini sanayide veya madencilikte yahut umumiyetle iktisâdi inkişafda görürse ona da aynı suretle hakvermek icap edecektir. Hattâ birisi kalkıp da hayır, Türkiye'nin terakkisi her şeyden evvel idari teşkilâtının ıslahıyla adalet mekanizmasının pürüzsüz işlemesine bağlıdır; derse ona da itiraz etmek güç olacaktır.
Sayfa 57 - Altınordu Yayınları
Reklam
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.