Müslümanlar Nasıl Kardeş Olur?
Abdulfettah Ebu GuddeMüslümanlar Nasıl Kardeş Olur? Posts
You can find Müslümanlar Nasıl Kardeş Olur? books, Müslümanlar Nasıl Kardeş Olur? quotes and quotes, Müslümanlar Nasıl Kardeş Olur? authors, Müslümanlar Nasıl Kardeş Olur? reviews and reviews on 1000Kitap.Hafız Ebu'l-Kasım İbni Asakir ed-Dimeşkî, Tebyînu Kezibi'l- Müfterî adlı eserinde şöyle nakletmektedir: "Hafız Ebu Zerr el-Heravî'ye, 30 Buhari'de geçen rivayete göre şöyle denildi: "Sen Heralısın, nasıl oldu da Eş'ari ve Maliki mezhebine girdin?" Heravi bu soruya şöyle mukabelede bulundu: "Hadis tahsili için Bağdat'a gitmiştim. Zamanının büyük hadis âlimi şafi mezhebine mensup Darekutnî'nin derslerine devam ettim. Kimi günler onun yanında bulunurdum. Yine böyle bir gün, Kadı Ebu Bekir İbnu't-Tayyip el-Bakıllanî el-Malikî el-Eş'arî, Darekutnî'nin yanına geldi. Darekutní bu zata öyle izzet-i ikramda bulundu ki ben bu duruma şa- şırdım kaldım. El-Bakıllanî ayrılıp gidince Darekunî'ye sordum: "Şeyh, böylesine ikramda bulunduğun, hürmet ettiğin bu zat kimdi?" İmam dedi ki: "Yoksa sen onu tanımıyor musun?" Tanımadığımı söyleyince şöyle devam etti: "O zat, sünnetin kılıcı Ebu Bekir el-Eş'arî'dir." Bunu duyunca İmam Darekutnî'nin peşinden ayrıldım ve hem itikadî hem de fıkhî mezhebimde el-Eş'arî'ye tabi oldum."
Sayfa 25
Günümüzde bazı insanların düşmanlığına ve cemaatten kopmalarına sebep olan şeylerin en çirkinlerinden biri; namaz kılarken safta ayakların aralarının haddinden fazla açılması ve ayakların yandaki kişilerin ayaklarına değdirmedeki şiddetli hirstır. Bu hırsa bürünmüş kimseler, safta ayaklarını yanındakilerin ayaklarıyla birleştirmeyenlere ters ters bakarlar. Onları sünneti terk eden kimseler olarak görürler. Halbuki sünnet olan, hadis ve fıkıh kitaplarımızda açıklandığı üzere; namazda iki ayağın arasını normal ayakta duran birininki gibi doğal hâline bırak- mak, bununla birlikte ayaklar arasında boşluk bırakmayı ihmal etmemektir.
Şa'bi şöyle dedi: "Rasûlullah adına ilk yalan söyleyen Abdullah b. Sebe'dir.
Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir:
"Mümin mümine karşı, parçaları birbirini bağlayıp destekleyen bina gibidir." buyurdu ve bu bağlılığı göstermek için parmaklarını birbiri arasına geçirerek kenetledi.
Münavî şöyle demiştir: "Müminler birbirleri için bir binanın duvarı gibidir. Duvarların birbirinden destek alması ve güç bulup ayakta kalması gibi Müslüman da dünya ve ahiret işlerinde ancak kardeşinin desteğiyle güç bularak kulluk görevlerini ifa eder. Rasûlullah, hadisin devamında parmaklarını birbiri arasına geçirerek kenetledi ki bu binadaki duvarların birbiri üzerine dayanıp birbirlerine kuvvet vermesi anlamındadır."
Şayet Müslüman, bir kimse için öldürme veya tekfir etme kelimelerini te'vil ederek kullanırsa,bu sözüyle ne kendisi ne de karşındaki kâfir olur. Ömer b. El Hattab (Radiyallahu anh)'ın Hâtib b. Ebî Beltea için: "Ya Rasûlallah bırak beni de vurayım şu münafığın kafasını!" Sözü de bu baptandır ki Rasûlallah sallallahu aleyhi vesellem, Hz
Ömer'e "O bedir cihadına katıldı. Ne biliyorsun,Allah Teâlâ belki de bedir ehline iltifat buyurarak onlara: Biliniz ki; ne yaparsanız yapın,sizi affettim,diyerek mukabelede bulunmuştur." şeklinde cevap verdi.
Dikkatle irdelendiğinde anlaşılmaktadır ki Allah'ı zikretmenin zirvesi ve en yüce hali namaz, akabinde Kuran'i Kerim kıraati,sonrasında ise genel anlamıyla zikir ve duadır.
Bir bedevinin Rasûlullah Sallallahû Aleyhi ve Sellem'e söylediği: "Ben Kur'an'dan bir şey ezberleyemiyorum. Bana, namazıma yetecek kadar bir şeyler öğret." sözüne karşılık Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "O halde sûbhanâllah ve'l-hamdülillah ve lâ ilahe illallahû vallahu ekber!" de
...
Ve her insanın, kendisine doğru söyleyen ve gerçeği açıklayan; yalan konuşmayan ve bilgiyi gizlemeyen bir kimsesi vardır.
İnsan, yalana meyletmesinde kendisi için bir çıkar olmadığı müddetçe, tabiatı gereği doğruyu tercih eden bir varlıktır.
...
"Demet halini alınca odundan oklar,
En zorba ve zalim kimseler dahi o demeti kıramazlar."
...