Tarihçiler, edipler, Müslümanlar, sosyologlar ve hatta düşmanlar gözünde bile Akif, sahici bir değer, güzel bir şahsiyet, gıpta edilecek mümtaz iyi bir ahlâk neferidir. Elbette kusursuz değildir...
Mithat Cemal şöyle aktarıyor: O, caddelerden tenhaya kaçan bir adamdı. Adeta utangaç bir çocuğun sessiz kabadayılığı vardı üzerinde. Sahnesiz bir adamdı. Hiçbir şeyi sergilemez, ancak olması gerekeni yaşardı. Kimsenin hususiyetini konuşmazdı. Düşmanının bile varsa değerine "var" derdi. Karşısındakinin söylediğini asla dinler gibi görünmez, sahiden dinlerdi. Hilekâr bir yüzü yoktu...
Arkadaşlarının şahadetiyle biliyoruz ki o, yalnız bir adamdı. Müslüman bir mütefekkir, bir şair, Müslüman memleketinde nasıl yalnız kalabilir; niçin yalnız yaşar acaba? Bu sualin cevabını herkes kendince aramalıdır.