Öne Çıkan Müstesna Şair Mehmed Akif kitaplarını, öne çıkan Müstesna Şair Mehmed Akif sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Müstesna Şair Mehmed Akif yazarlarını, öne çıkan Müstesna Şair Mehmed Akif yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tarihçiler, edipler, Müslümanlar, sosyologlar ve hatta düşmanlar gözünde bile Akif, sahici bir değer, güzel bir şahsiyet, gıpta edilecek mümtaz iyi bir ahlâk neferidir. Elbette kusursuz değildir...
Arkadaşlarının şahadetiyle biliyoruz ki o, yalnız bir adamdı. Müslüman bir mütefekkir, bir şair, Müslüman memleketinde nasıl yalnız kalabilir; niçin yalnız yaşar acaba? Bu sualin cevabını herkes kendince aramalıdır.
Kitabımız iki ana bölümden oluşuyor. Birinci bölüm Mehmet Akif'in hayatına dair tarihçe sunmuştur. İkinci bölüm de ise Safahat okumalarına yer verilmiştir. Metin hocanın daha önce
100. Kabul Yıldönümünde İslam Milletinin İstiklal Marşı kitabını okumuştum ve Mehmet Akif'e dair aklımda soru işaretleri oluşmuştu. Ve bu kitap da bütün sorularımın cevaplarını buldum. Mehmet Akif'in biyografisini Metin hocanın kaleminden okumak da ayrıca zevkliydi. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.
Mehmet Akif'i herkes İstiklal Marşı'mızın şairi olarak biliyor. Lakin O, bir baytar, hoca, pehlivan, hafız, aynı zamanda Balkan Harbi, Birinci Cihan Harbi ve İstiklal Harbi müddetince şehir şehir dolaşarak camiler de vaazlar vererek halkı irşada çağırmıştır. Yani bugünlere gelmemizde başrol kahramanlarımızdan biridir kendisi. Lakin bu kadar önemli bir şahsiyetin gönüllü sürgün hayatı yaşaması, sefillik içinde ölüme terk edilmesi ve resmi kurumların bile onu görmezden gelmesi, hatta sahiplenilmesini bile yasaklaması; milleti için fedakarlık yapan bir insanın böyle bir acı sona terkedilmesi bizim için yeterince yüz kızartıcı bir olaydır...
Mehmet Akif, tavanları secdeyle kubbeleşen duvarları Kur'an ile çınlayan odalarda büyümüştür. Ve eserlerindeki ilham kaynağı Kur'an'dır. O sadece bir milli şair değil aynı zamanda 'Camideki şair', 'Kur'an şairidir." O, Mehmet Akif olduğunu bilemeyecek kadar mütevazı bir kişiliğe sahipti. Gelmiş geçmiş en Müstesna Şair, Mehmet Akif Ersoy... Ruhu şâd olsun!!!
Mithat Cemal şöyle aktarıyor: O, caddelerden tenhaya kaçan bir adamdı. Adeta utangaç bir çocuğun sessiz kabadayılığı vardı üzerinde. Sahnesiz bir adamdı. Hiçbir şeyi sergilemez, ancak olması gerekeni yaşardı. Kimsenin hususiyetini konuşmazdı. Düşmanının bile varsa değerine "var" derdi. Karşısındakinin söylediğini asla dinler gibi görünmez, sahiden dinlerdi. Hilekâr bir yüzü yoktu...
"Onun yurdu, milleti uğruna yaptıklarının karşılığı bu olmamalıydı. Yalnızca ölüsüne sahip çıkılmamalıydı. Kaldı ki resmî muhitler onu da görmezden gelmiş, hatta sahiplenilmesini zimnen yasaklamışlardır. Lakin daha nice masum memleket evladına reva görülen bu hali, en ağır bir şekilde o da yaşamıştır; ona da yaşatılmıştır. D. Mehmet Doğan'ın ifadesi ile İstiklal Marşı'nın şairi İstiklal Mahkemeleri'nde muhakeme olunmamak için Mısır'da gönüllü sürgün hayatı yaşamak zorunda bırakılmıştır..."
Allah'ın, insanın gelecekte ne yapacağını biliyor olması, bunu böyle diliyor olmasını asla icap ettirmez. Zira Allah'ın neyi ne kadar bildiğini bildiren ilâhi kelam aynı zamanda onun neyi dilediğini ve neyi murat etmediğini de bildiriyor. Mesela Allah hangi insanın şer, fısk, fücur, küfür, şirk işlemesini istemiştir? Tam aksine insanı bunlardan sakındırmıştır. Yani Allah'ın iradesi bunların işlenmemesi yönünde tezahür etmektedir. Ama hür iradeli insan, kendisi dilerse şer yönüne sapmaktadır. Allah bu insanın şer yönüne sapacağını bilmektedir diyelim ama bunu dilememekte, istememektedir. Bu bakımdan şerri Allah'a nispet etmek, ona iftiradır.