Kitap başlangıçta töre kitabı olarak başlıyor ama içinde onlarca konuyu işliyor. Van'dan İstanbul'a akan bu hikayede;
Meryem'in çaresizliğini ve tüm olumsuzluklara rağmen içinde ki yaşama sevincine ve arzusuna tutunacaksınız.
Askerden yeni gelen Cemal'in gördüğü onca ölüm ve dehşete rağmen insan kalan yanını görmek isteyeceksiniz.
'İnsan kendi olmaktan çıkabilir mi, bambaşka bir kişiye dönüşüp başka bir hayat yaşayabilir mi?" Yaşadığı bunalımdan kurtuluş olarak gördüğü yollardan "intihar veya kaçıştan" kaçısı seçen profesörün ve tüm bu kişilerin kesişen hayatları etrafında şekillenen bir hikaye.
Yazar kitapta ülke ile ilgili onlarca konuya değiniyor. Öyle ki bazen konu Meryem'i değilde bambaşka bir hikayeyi anlatıyor sanacaksınız.
Daha çok yazarın ülke ile ilgili düşüncelerini veya eleştirilerini ele alan bu kitapta; Farklı dinlerden, farklı mezheplere, farklı kültürlerden, farklı yaşamlara değiniyor. Yetmiyor; Doğudan batıya göçün sebeplerinden bu göçün doğurduğu sorunlara, açlık grevlerine, töreye, ensest ilişkiye, başörtüsü sorununa ve en çok da kadın olmanın zorluğuna değiniyor.
Daha yazmadığım bir çok konuya da değiniyor. Belki de bu konu zenginliğinden dolayı da bu kadar okundu, beğenildi veya eleştirildi.
Herkesin haklı bulduğu ya da katılmadığı durumlar bulacağına eminim. İki türlü de okunmaya değer bir kitap.
İyi okumalar.